Selam ile...

Selam ile...
Size yine bir fıkra (fabl) anlatmak istiyorum.
Aslan, kurt ve tilki orman yönetim kurulu oluşturmuşlar, birlikte avlanmak ve avı paylaşmak üzere karar almışlar. Bu kararın ve oluşumun gereği olarak ava çıkmışlar, av dönüşü ganimeti ortaya koymuşlar ve aslan kurda seslenmiş; “hadi bakalım, bay kurt şu avı paylaştır”. Kurt bunun üzere eşit parçalara ayırdığı ganimeti dağıtmaya başlamış. Dağıtım yaparken “bir aslana, bir kurda ve bir tilkiye”diyormuş. Paylaşım bitmiş, ama kurdun yaptığı bu paylaştırma aslanın hiç hoşuna gitmemiş. Kurda bir pençe vurarak öldürmüş ve tüm avı önüne almış. Bu arada can korkusuna düşen ve iyice sinen tilki olup biteni bir kenarda seyrediyormuş.
 İkinci gün aslan tilkiyi yanına alarak ava çıkmış, av dönüşü ganimeti tilkinin paylaştırmasını istemiş. Tilki parçalara ayırdığı ganimeti “bir aslana, tilkiye yok” diyerek tamamen aslanın önüne yığmış. Bu paylaştırma çok hoşuna giden aslan kıs kıs gülüyor ve tilkiye soruyormuş;”bay tilki sen bu güzel paylaştırmayı nereden öğrendin?” Tilki riyakar ve yılışık tavırla bir cümlelik cevap vermiş, “Kurdun akıbetinden öğrendim, aslan hazretleri”.
Geçenlerde bu fıkrayı (Fabli) bir ulusal ve günlük gazetenin bir köşe yazarının sütununda okurken,  Türkiye’nin yakın geçmişinde Refah-Yol iktidarında ve 28 Şubat sürecinde yaşananlar gözümün önünden bir film şeridi gibi aktı. Diğer yandan bugün 59. TC Hükümeti zamanında yaşanan rantiye-medya-siyaset yakınlaşmasını anlamaya ve bu fıkrayla  tahlil etmeye çalıştım.
Gelin siz de, bu fıkraya göre, “ülkemizde kim aslan, kim kurt ve kim tilki oluyor ve kim nereden çıkardığı hangi dersle ne yapıyor, kimlere şirin görünmeye çalışıyor?” anlamaya, yorumlamaya ve anlatmayla çalışın.
Çünkü, hala ülkemizin ve Osmaniye’mizin hala birinci ve en sıkıntılı meselesi; işsizlik ve gelir dağılımı uçurumudur. Bu meseleleri çözmeyi aramaya başlamak; oyunun farkına varmaktan ve oyunu bozmak için gayretleri birleştirerek ortak tavır geliştirmekten geçiyor.
Şimdilik hoşça kalın...