Selam ile…

Selam ile…
İnsanoğlu, fıtratı gereği, toplum halinde yaşar, yaşamak zorundadır. Çünkü; “Yalnızlık Allah’a mahsustur.”
Toplum halinde yaşayan insanoğlu, hemcinsine her halükârda muhtaçtır, insan insanla tamamlanır, insanlığa ulaşır.
Tek başına insanın zirveye ulaşabilmesi; herşeyi bilebilmesi, bulabilmesi mümkün değildir.
İnsanoğlunun tarihi serüveninde “Birlikte Yaşama Kuralı”na uyup uymadığı; akıbetini belirleyen temel etkendir.
Onun içindir ki; din, ahlak ve felsefe üçlüsünde birlikte yaşama konusu ve kuralları temel problemdir.
Bu nedenle; İslâm dini cemaat dinidir. Zekat, hac, namaz, oruç gibi ibadetleriyle; gıybet, iftira gibi ahlaki hükümleriyle; miras, alışveriş gibi sosyal hukuki konuların düzenlenmesiyle; komşu ve aile münasebetlerine verilen önemle dinimiz toplum halinde yaşamanın zorunluluğunu, önemini ve düzenini ortaya koymuştur.
Daha önce, birlikte yaşamanın üç temel kuralının; “Nezaket, Nezafet Ve Medeni Cesaret” olduğunu ifade etmiştik. Bu üç temel kurala bir de “Çifte Standartlı Olmamayı”, diğer deyişle “Adil Olmayı” eklememiz gerekiyor.
Bugün ülkemizde adliyeye intikal eden vak’aların yoğunluğuna ve özelliklerine baktığımızda; maalesef birlikte yaşamanın temel kurallarına hiç uymadığımız yüzümüzü kızartan bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi bir düşünelim; eğer birbirimize hitabımızda ve davranışımızda “Lütfen, Rica Ederim, Teşekkür Ederim.” mantık ve sözleri gerçek yerini bulabilseydi toplumumuz bu kadar kavgalı ve kavgacı olur muydu? Halbuki hepimiz, kula teşekkür etmenin Allah’a şükretmenin bir ifade ve göstergesi olduğunu biliriz. Biliriz de nedense uygulamayız.
Onun içindir ki; nezaketin birlikte yaşamanın temel kurallarından birisi-birincisi olduğunu söylüyor, bundan böyle aramızda selamın ve nezaketin yaygınlaşmasını diliyoruz.
Çünkü; selam, dostluğun, iyi dileğin ve nezaketin anahtarıdır, başlangıcıdır.
Devam edeceğiz. Şimdilik hoşça kalın…