Ali CİHANGİR/Cebelibereket Gazeteciler Cemiyeti Başkanı


“OĞLUM SEN ADAM OLAMAZSIN”

Hepimizin duyduğu veya dinlediği bir hikaye vardır hani. (Ki hikayelerimizin hepsi bizlerin ders alması için en büyük kaynak teşkil etmektedir. Bu hikayelerden ders alan alır ancak ders almasını bilmeyenler hikayeleri dinlerken öküzün trene baktığı gibi bakakalır.)


Hepimizin duyduğu veya dinlediği bir hikaye vardır hani. (Ki hikayelerimizin hepsi bizlerin ders alması için en büyük kaynak teşkil etmektedir. Bu hikayelerden ders alan alır ancak ders almasını bilmeyenler hikayeleri dinlerken öküzün trene baktığı gibi bakakalır.)

Gelelim hikayemize...

Bir baba, oğluna sürekli "Oğlum sen adam olazsın" der. Bu durum çocuğun içine işler. Çocuk babasına küsüp evden ayrılır gider. Aradan yıllar geçen. Çocuk okuyup Kaymakam olur. Bir gün iki polis çağırıp, "Filan köyde şu isimli adamı alıp getirin" der.

Bizim kaymakam aklınca babasına adam olduğunu ispatlayacak ve ders verecektir. Polisler gider ve Kaymakam Beyin babasını alıp getirirler huzura. Kaymakam beyin yüzü arkaya dönüktür ve babası içeri girince Kaymakam babasına döner; “Baba, bana adam olamazsın, diyordun. Bak nasıl Kaymakam oldum” der.

Baba, acı acı gülümseyerek oğlunu şöyle baştan aşağı süzer ve; “Oğlum, ben sana Kaymakam olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Eğer sen adam olsaydın; bu yaşlı babacığını ayağına getirtmez sen benim yanıma gelirdin. Oğlum sen adam olamazsın” der ve makamdan ayrılır gider.

İşte cevap...

Bu cevap insanın suratına vurulan ve onu eriten en büyük şamar değil mi? Tabiki bu bir hikaye. Burada önemli olan makam değil. Bu kişi Kaymakam olur, Vali olur, Genel Müdür olur, Bakan olur, Başbakan olur, aklınıza hangi makam ve mevki geliyorsa o olur... Burada önemli olan makam değil davranış.

Bugün toplumumuzda eline üçbeş kuruş para geçince veya bir makam ve mevki sahibi olunca, geçmişini unutan, dostlarını satan, hikayemizdeki gibi davranan sonra da ortaya çıkıp adamlık taslayan, görünüşü adam ama davranışı trene bakan mahluklar gibi yüzlerce tanıdığımız yok mu!..

Yani baba haksız mı?..

Geçmişi güzelliklerle dolu bu topluma ne oldu?...

Büyüğüne saygılı, küçüğünü koruyup kollayan insanlar nereye gitti?...

Nedir bu kin ve nefret?...

Nedir bu para hırsı?...

Nedir bu makam mevki hırsı?...

Küçük menfaatler için eşini dostunu satan, adamlığını lağımlara atan bu gidiş nasıl önlenecek?...

Galiba her alanda eğitim becerimizi kaybettik…