Uzun zamandır yazmadım.

Yazmayacaktım da.

Zira yazdık yazdık nafile?

Hiçbir yetkilinin umurunda olmadı yazdığımız sorunlar.

Sadece azar için döndüler bana.

Bazen de yazdıklarımı takdir için.

O takdir de yazdıklarıma değil, rakiplerine dokunan sözlerim için?

Örnek vermekten bıktım.

Yaşayacağım şehri ben seçtim.

Ama sokaklarında, çarşısında, kıyısında, köşesinde gördüğüm, hissettiğim eksiklikleri kamunun dikkatine de sunarak kendimce bir şeyler yapmaya uğraştım.

Bu trafik lambalarının süreleri uzun, sayıları fazla lütfen? dedim. Azaltılmadı çoğaltıldı.

Araç sayısına göre sensörlü akıllı lambalar var dedim? Sadece güldüler.

Allah rızası için Trafikle Küçük Sanayi arası 3 km ya var ya yok. Ama lamba sayısı 10 dedim. İşe giderken çıldırıyoruz dedim.

Bu şehir bu trafiği kaldırmayacak. Kuzey çevreyolunu hazırlayın bari dedim. Durumu ortada?

Lambalarınız, çukurlarınız yüzünden işe yetişemiyoruz diye sitem ettim.

Al o zaman sana kavis dediler? Arabalarımızda akis kalmadı kırılmadık, bozulmadık.

Lambalar neden 70 saniye civarı bekliyor, Allahtan korkun dedim?

Anlatamadım ya da anlayamadılar.

Amanos dedik, Sütçü İmam dedik, Bayrak dedik, Özgür düşünce dedik.

Daha neler yazdık?

Halt etmişiz.

Yine kendimi boşa yoruyorum.

Kazancım sadece içimdeki stresi azaltmak olacak.

Ama dayanamıyorum.

Çevreme şöyle bakıp yaklaşan seçim söylemlerini görünce?

Gariban halkımın yaşam tarzını ve beklentilerini de düşününce?

Sonuçları da aşağı yukarı tahmin edince.

Kasem ederim ki bunalıyorum.

İşadamlarını anlayabiliyorum?

Para var.

Vakti de gelmişken ajanslara biraz para aktarıp birkaç poz vermek ve de şehrin görünür yerlerine astırmak?

Birkaç ay o resimlere bakıp kendini tatmin etmek?

Bu olabilir.

Yemin ederim yadırgamam.

Adamın ünvanı yok, ıvır zıvırı yok?

O posterler onun için tatminin zirvesi olsa gerek?

Peki devlet memurlarına ne demeli?

Bir ay maaş almasa pek çoğunun aç kalacağını dünya alem bilirken.

Yaptırdığı bir poster için birkaç ay tasarruf etmek zorunda kalırken.

Çalıştığı kurumda varlığıyla yokluğu arasındaki fark bile anlaşılmazken.

Kurumun çaycısına çay getirtemeyip, kurumun temizlik personeline masasını sildiremezken?

Efendim o şehrin belediye başkanı olacaklarmış.

Yok şehre deniz getirecek, dağlara teleferik çıkartacaklarmış?

Şunu yapacaklarmış bunu yapacaklarmış?

Beyler.

Sadece kendinizi kandırıyorsunuz.

Nelerin hayalini kurduğunuzu tahmin edebiliyorum.

Tebrik çiçekleri? Tebrik hediyeleri.

Aman efendim diye yerlere eğilen, düğme ilikleyen insancıklar.

Devlet armalı makam otosu.

Önünüzden arkanızdan gelen korumacı görevliler.

Parasını zenginlerin ödediği davetler, toplantılar?

İçlerinden benim ekibim şu diyeni gördünüz mü?

Varsa yoksa ben?ben?ben?

Neymişsiniz siz de bilememişiz.

Beyler.

Başarı ekip işidir.

Siz Napolyon olsanız ne yazar, imparator olsanız, padişah olsanız ne yazar?

Sizin için savaşacak, sırtınızı rahat döneceğiniz ekibiniz yoksa.

Bunlar yoksa bırakın belediyeyi 4 şubeli okul bile yönetemezsiniz.

Şu ana kadar hiçbir adayın ekibiyle fotoğrafını görmedim.

Ya da ekibimde şunlar var diyen birini?

Yani?

Ne demek bu?

Kazanırsam TOTO?

Yesinler?

Bürokrasiyi sıfırdan oluşturamazsınız.

Adam memurdur atamazsınız, küsemezsiniz üstelik görevden de alamazsınız.

Sadece pasifleştirebilirsiniz. O da büyük bir kavgayı göze almanızı gerektirir.

Yani o koltuğa oturduğunuzda değişecek olan birileri yoktur oralarda.

Değişecek olan göreceksiniz ki siz olacaksınız?

Zira işi bilen bürokrat orada görevde?

Para harcayalım diyeceksiniz? Sayman mevzuatı eline alıp gelecek yanınıza?

Efendim haklısınız ama bu izin vermez diyecek?

Yatırım, proje der gibi olacaksınız.

Yatırımlardan sorumlu bürokratı ikna edemeyeceksiniz.

Şu diyeceksiniz, bu diyeceksiniz ama hep karşınızda işi bilen bürokratı göreceksiniz?

Okuyucum adına ben sorayım?

Atıp durma sayın yazar. Değiştiririm daire başkanlarını, müdürleri biter bu iş?

Olmaz beyler olmaz.

Bürokrasi mutlak surette hesap verir.

Örneğin Sayıştay?a?

Başkanların en büyük korkusudur Sayıştay?a verilemeyen hesaplar.

Bu nedenle de?

Müdürü, daire başkanını değiştirir ama?

Onun hemen alt görevindeki işi bilen bürokratı asla ve asla değiştiremez?

Zira o riski kimse üslenmez?

Bunu bilen bürokrat üzerine atadığınız müdür ya da daire başkanından her zaman kendini üstün görür.

Gizliden ya da aşikar müdür de daire başkanı da odur.

Sadece bu basit sorunu aşabilecek misiniz sayın adaylar.

Size bir tüyo daha vereyim.

2014 bütçesi şimdiden hazır?

Yani ne bulursanız gelecek yıl onunla yetineceksiniz.

2015 bütçesi ise 2014 Haziran rakamlarına bakarak hazırlanıyor.

Martta başkan olmuş biri Hazirana kadar koltuğunu bile tanıyamaz ki bütçeyi tanısın.

2015 de gitti mi?

2016 yılı gelecek seçimlerden bir önceki yıldır?

Ben başkan olsam mantığım ikinci döneme hazırlanmam için çalışmalara başla derdi?

Sizinki ne der sayın adaylar?

Karamsar gördüğünüz tablo gerçeklerin ta kendisidir.

Aksini düşünebilirsiniz.

Ama gerçeklerle çabuk yüzleşeceğinizden hiç şüpheniz olmasın.

Size tavsiyem?.

Önümüzdeki 4 yıl için halkımıza pek söz vermeyin.

Bir daha sonraki seçim için vaatlerde bulunun.

Hem gerçekçi görünürsünüz.

Hem de söylediklerinizin içinden doğru cümleler çıkabilir?

Aksi halde?

Vatandaşım alfabenin tüm sesli ve sessiz harflerini kullanmaya hazır bekliyor.

Vatandaş olarak ben de bekliyorum.

Arzederim?.