Osmaniye?yi Karaçay?sız düşünen biri sanırım bulunmaz.
Zira Karaçay Osmaniye için bir gelinin gerdanlığı kadar değerlidir.
Yaz aylarında serinlemek için su, kış aylarında gezinmek için mekan?
Ancak bir çile var Osmaniye?li için.
Bu çileyi çay mı bize verir, yoksa bizim beceriksizliğimiz mi?
?.
Sabah yürüyüşünde bu kez rotayı Güney Çevreyolundan Karacalar?a doğru çeviriyoruz.
Sabah öyle bir soğuk var ki ilikleri donduruyor.
Karaçay?ın genişleme alanı dikkatimi çekiyor yol boyu?
Neredeyse bir yakasından diğer yakası görünmez.
Sanki 35 numara ayağı olan bir çocuğa 44 numara ayakkabı giydirilmişçesine?
Ayağın o ölçüde gereksiz büyütülmesine benzer biçimde dere genişledikçe genişlemiş.
Ve neredeyse kontrolden çıkmış.
Bu derenin ıslahı nasıl mümkün olur diye beynimi yorarken?
Birden Bahçe İlçemizin o deli çayı geliyor aklıma.
Orada hala devam eden bir dere ıslahı var.
Zemini biraz daha derinleştiriyorlar ve büyük taşlar yerleştiriyorlar zemine.
Etrafını ise ortalama 8 metreye denkleştirip taşlar ve betonla ıslahı bitiriyorlar.
Öyle ki genişlik bazı yerlerde 6 metreye kadar düşürülüyor.
Bu ıslah adeta Bahçe?ye nefes aldırıyor.
Devasa ve kocaman bir alan açılıyor kullanım için?
Benzer çalışma Osmaniye için yapılamaz mı diye düşünüyorum.
Yol arkadaşım da bilmiyor ıslah için bir projenin olup olmadığını.
Ve düşüncelerimi tasdik eden olayla karşı karşıya kalıyorum.
Dereobası köprüsünün üstünde fark ediyorum vehameti?
Köprünün genişliği ya 8 ya da 10 metre.
Karaçay?ın suyunun tamamı bu köprünün altından geçiyor yıllarca.
Demek ki 8-10 metre ile dereboyu ıslah edilebilir ta D-400?e kadar.
Köprünün daha aşağısından Karaçay?a ne kadar sel takviyesi olabilir ki.
Varsın 1 metre ya da 2 metre daha su yatağına ihtiyaç duyulsun.
Ve çay için bırakın 10 metreyi tam 2 katı yatak ayıralım ve ıslahı bitirelim.
Osmaniye ile Fakıuşağı, Dereobası ayırımlarını ortadan kaldırıp muhteşem yürüme alanları, sportif mekanlar, insanların ailece takılabilecekleri restaurantlar vs. bu alanda yoğunlaşamaz mı?
Ve yürürken kahrolduğum bir görüntü?
Dereobası tarafından şehrin doğu yakasına çayın üstüne karşı tarafta oturan vatandaşların yaptığı tahta köprü.
Köprü sözünün bile köprüye hakaret olduğu bir görüntü.
Televizyonlarda Doğu?nun köylerinden görüntüler veren medya mensubu kardeşler.
Arabanıza bile binmeyin.
Yürüyün 5 dakika sonra çıkar karşınıza.
Görün oradan işine giderken yalpalayarak köprüden geçmeye çalışan garipleri.
Hele içlerinden tutunamayıp suya basmak zorunda kalan genç kızın size mahcubiyet ve de öfkeyle bakan görüntüsünü de yakalarsanız.
O zaman karar verin?
Bu şehir 3. Dünya ülkelerinin bir kenti mi?
Yoksa 5.inci hatta 10.ncu sınıf bir geri kalmış dünya kenti mi?
O vakit anlar halkımız hala neden Şırnak ile baş çektiğimizi.
Ve de neden hala Şırnak?la yol arkadaşlığı yaptığımızı.
İyi haftalar dileklerimle.