İnsanın bu dünyaya gönderilişinin en önemli gayesi Allah?ı tanımak ve sevmektir. İnsan önce yaratanını tanıyacak, onun kendisine verdiği nimetleri görecek, hiçbir emek harcamadan gelen o eşsiz nimetleri hissedecek, bir gül goncası gibi kendisini nimetlere gark eden Rabbini tanıyacak ve en kıymetli hazinesi olan hayatı kendisine verdiği için ona şükredecek ve sevecektir. sanattan sanatkâra geçecektir. Nihayetsiz güzel olan Esma-i Hüsna?sıyla kâinata tecelli eden Cenab-ı Hakkın, güzel olan tecellilerini, mahlûkat aynasında insan lâtifeleriyle müşahede edecek ve sevecektir. Gözü, kulağı ve sair duygu ve organlarıyla âlemi seyredip, onlarda tecelli eden isimlerin güzelliğini görecek, bu güzel sanatların arkasındaki sanatkârı, sanat aynasında seyredecektir.

İşte bu, Allah ile beraber olmaktır ve huzur makamıdır. ?Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.? (Hadid, 57/4) ayetinin hakikati o insanda eserini göstermeye başlayacaktır. ?Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.? (Kaf 50/16)ayetinin ifade ettiği yakınlığı nefsinde hissedecektir. ?Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir.?( Nahl 16/128) ayetini sırları inkişaf etmeye başlayacaktır. ?O, kullarını hakikaten bilip görmektedir.? (İsra 17/96) ?Şüphesiz Allah (her şeyi) işitir ve (her şeyi) bilir.? (Bakara 2/181) ?Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.? (İsra 17/25) ayetlerinin mânâ ve incelikleri zahir olmaya başlayacaktır.

Evet, vazifeleri Allah?ın sanatına bakarak onların sanatkarlarını müşahede etmek olan lâtifelerin ve duyguların yerinde kullanılması, insanın en yüksek derecelere erişmesine vesiledir. Bu hakikati Bediüzzaman şöyle özetler:?Şimdi, hayatının saadet içindeki kemâli ise, senin hayatının aynasında temessül eden (yansıyan) Şems-i Ezeli?nin (Allah?ın) envarını (nurlarını) hissedip, sevmektir. Zişuur (şuur sahibi) olarak Ona şevk göstermektir. Onun muhabbetiyle kendinden geçmektir, kalbin göz bebeğinde aks-i nurunu yerleştirmektir. İşte bu sırdandır ki, seni âlâyı ılliyine (en yüksek makama) çıkaran bir hadis-i kudsinin meal-i şerifi şöyledir: ?Ben, göklere ve yere sığmam fakat mümin kulumun kalbine sığarım.? (Sözler s. 212)

İnsanın böylesine çok duygularla donatılmış olması ve bu duyguların veriliş gayesinin bu gibi hakikatler olduğunu bilmesi insan için çok önemlidir. Tatmayan bilmez derler ya, işte bunları hisseden, onların sahibini sevecektir. Dünya ve ahiretin en bahtiyar insanları bunlardır. Allah, cümlemizi onlardan eylesin, amin.

[email protected]