Lokman Suresinin 34. ayetinde, beş tane konu, “bilinmeyen beş şey” olarak zikredilmektedir.
Lokman Suresinin 34. ayetinde, beş tane konu, “bilinmeyen beş şey” olarak zikredilmektedir. Tabi bilinmeyen şeyler, sadece bu beş şey ile sınırlı değildir. Burada aklın önüne bir dürbün konulmakta, bilinmeyenlerin bu pencereden seyredilmesi istenmektedir.
Ayrıca, insanın ilim ile gururlanıp, her şeyi bildiğini iddia edip, başını bulutların üstüne çıkarıp, haddini aşmaması gerektiği açıklanmaktadır. Kendisi ne kadar çok bilse de her bilenin üstünde bir bilenin bulunduğunu hatırlayıp, onun ilmi önünde başını eğmesi gerektiği dersi verilmektedir. Çünkü bilmemek bir acizlik işaretidir. Bu beş şey gibi bilmediği meselelerin varlığı önüne konularak, acizliği hatırlatılmaktadır.
Bilgi ise güçtür. Her şeyi bilemeyenin ilah olamayacağı, her şeyi bilenin de kendisine ortak kabul etmeyeceği, yaratıkların bilgisinin sınırlı olduğu anlatılmaktadır.
Bir şeyin kendisi veya kendisini haber veren vesileleri bilgi sınırları içine girmişse, o artık gayb değildir. Ya zatı itibariyle veya vesileleri cihetiyle bilinendir. En azından vesileler, zatının gelmekte olduğunu haber vermektedir. Zatı hakkında net bilgi sahibi olmasa bile, uzaktan uzağa bakma vesilesi olmaktadır. Keskin bir virajın önündeki insanın, bir korna sesi duyduğu zaman, bir arabanın gelmekte olduğunu, mesafesinin oraya yaklaştığını anlaması gibi. Belki virajın öbür tarafını görmüyor ama arabanın vesilesi olan korna sesi gelmiştir. Arabanın geldiğini bilmektedir. Arabanın mahiyeti hakkında bilgisi olmasa dahi, bir arabanın geldiğini hissetmektedir. Biraz sonra da görecektir.
Bu beş bilinmeyen meselenin mahiyeti hakkında çok teferruatlı bilgi sahibi olunamasa bile, onların vesileleri yardımıyla bunların yaklaşmakta olduğu anlaşılır. Kıyamet alametleri, kıyametin yaklaşmakta olduğunu gösteren kilometre taşlarıdır. Nem ve rüzgâr, yağmurun habercileridir. Anne karnındaki ceninin büyümesi, kaderini bilemesek bile, erkeklik-dişilik, ciddi bir sağlık probleminin olup olmadığı gibi bazı bilgilere ulaşmamıza vesiledir. Doğru sebeplere yapışarak arayacağımız bir rızık ve sonuçta sağlıklı bir tevekkül ve kanaat, yetecek kadar rızkın gelmesi vesilesidir ve aç kalınmayacağını gösterir. İhtiyarlık ve hastalıklar, kazalar, aldığımız her nefes bizi bir adım daha ölüme yaklaştırmakta olduğu gibi, bunlara bakarak, hayatımızın her saniyesi ölüm tarafına koşmak anlamını taşıdığı ve bir gün sessiz gemi ile bu hayat limanından ayrılacağımızı telkin etmektedir. Zincirin halkalarının tamamını bilemiyoruz belki, ancak bildiğimiz halkaların hepsi de bizi hedefe doğru yöneltmektedir.
(konuya devam edeceğiz)