“Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.”

“Biz, Kitap'ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.”

“Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.”( İsra, 17/4-5)

Bu ayetlerde İsrail oğullarının yapacağı iki fesattan bahsedilmektedir.

Birinci fesatlarının cezası, M. Ö. 598’de Babil kralı Buhtu’n-Nasr’ın Kudüs’ü ve Beytü’l-Makdis’i yerle bir etmesi, onları Filistin’den çıkarıp çeşitli ülkelere sürmesiyle gerçekleşmiştir şeklinde yorumlayanlar olduğu gibi, İslamiyet’in gelmesinden sonra Yahudilerin bu topraklardan çıkarılması ve dünyaya dağılıp rezil ve zillet içinde yaşaması olarak da yorumlanmıştır.

Yukarıdaki ayetlerin devamında ise; “Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik; sayınızı daha da çoğalttık.İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) ( İsra, 17/6-7)

Bu ayet, yeniden bir devlet (devlet denirse tabi) kuracaklarını, Mescid-i Aksanın kontrolünü ellerine geçeceklerini de haber vermektedir. Şimdiki hal de bunu teyit ediyor gibi görünüyor. Ayetin devamında ise ikinci bozgunculuğa dikkat çekiliyor. Bunun sonucu ise onların mahvolması olacaktır.

Gazze’de ikinci bozgunculuklarını yapıyorlar. İyiliği bırakıp kötülüğe yöneldiler. Büyük bir kibire kapıldılar ve Gazze’de tarihte eşine az rastlanan bir çılgınlık sergiliyorlar. Siyonizm bütün kinini ve düşmanlığını çocuk, kadın, yaşlı demeden Gazzellilere kusuyor. Zalim zulmüne aralıksız devam ediyor, mazlumlar da direnmeye devam ediyor. Bu böyle devam edemez. Şimdi ikinci cezalandırma vakti geliyor, İsrail’in sonu yaklaşıyor demektir.

Tabi, her şey gibi hikmet kanunları da işliyor. Müslümanlar bir samimiyet imtihanına tabi tutuluyor. Birlik ve beraberlik imtihanındalar. Daha önce bu topraklarda huzur ve güveni tesis eden, adalette Hz. Ömer’i (ra) arıyor, samimiyette Selahaddin-i Eyyubiyi, Yavuz Sultan Selimi arıyor. Müslümanlar bu samimiyet imtihanını verebilirse İsrail’in sonu geldi demektir.

"Müslümanlar, Yahudilerle harp etmedikçe kıyamet kopmayacak. Harp olacak ve Müslümanlar onları kırıp mahvedecekler. Öyle ki, Yahudilerden bir kimse bir ağaç veya bir taşın arkasına saklanacak olsa, o ağaç ve taş dile gelerek 'Ey Müslüman, ey Allah'ın kulu, arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür.' diyecek. Sadece Ğarkad ağacı haber vermeyecek, çünkü bu ağaç, onların ağacıdır. (Müslim, Fiten, 82).

Gazze, Müslümanlar için büyük bir imtihan. Sadakat imtihanı.

Hadis-i Şerifte geçen ağaç, canlı hayatlı olduğu için inançlı olmayı temsil etmektedir. Taş ise katı ve hayatsız olduğu için edebiyatta inançsızlığa işaret eden bir mazmundur. Bu da gösteriyor ki, inanan veya inanmayan büyük bir çoğunluk İsrail’i desteklemekten vazgeçecektir. Çünkü, siyonistler zulümde o kadar ileri gidecekler ki, tahammül mülkünü yıkacaklar, insanlık zulümlerine dayanamaz hale gelecektir. Şimdi Gazze’de yaptıkları gibi. Bunları da dikkate alacak olursak, İsrail’in etrafında ona maddi ve manevi destek veren, herhangi bir dine mensup olsun veya olmasın herkes ona olan desteğini çekecek demektir. Ğarkad ağacının dışındaki bütün destekler ortadan kalkacak.

Birleşmiş milletler insani ateşkes oylamasında 153 ülke lehte, 23 ülke çekimser, 10 ülke de aleyhte oy kullandı. Tek başına ABD veto etti. Şimdi akla şu soru geliyor.

Ğarkad ağacı Amerika mı? Bunu açıklamaya devam edeceğiz inşaallah.