Selam ile… Sevgili dostlar, Osmaniye’mizin köklü yayın kuruluşlarından Akdeniz Gazetesinin internet sitesinde artık hafta başlarında sizlerle birlikte olacağım. Memleketimin güzel gençlerine dilimiz döndüğünce nasihatlarımız olacak, duygularımızı paylaşacağız sizlerle… Bismillah diyerek haydi başlayalım sohbetimize…
Sevgili Arkadaşlar,
Hükümdarın birisi ilginç bir rüya görür. Uyanır uyanmaz çağırır rüya tabircisini. Hükümdarı dinleyen adam, başlar yorum yapmaya: “Efendim, yakın zamanda bütün aile fertleriniz vefat edecek!” Yorumu duyan hükümdar, adamı huzurundan kovar. Başka bir rüya tabircisi getirilir hemen. Adam, rüyayı güler yüzle yorumlamaya başlar: “Maşallah, sübhanallah! Hükümdarım, aileniz içinde en uzun ömürlü siz olacaksınız.” Hükümdar hediyelerle uğurlar onu.
Bu kıssadan çıkan hisseyi anladınız elbette. Ne söylediğimiz kadar, nasıl söylediğimiz de önemlidir.
Kıymetli Kardeşlerim,
İnsanlar, kılık ve kıyafetlerine göre karşılanır, konuşmalarına göre ağırlanır, şahsiyetlerine göre uğurlanırlar. Bunun için Yunus Emre şöyle seslenir: “Söz ola kese savaşı,/ Söz ola kestire başı./ Söz ola ağulu (zehirli) aşı,/ Bal ile yağ ede bir söz.” Sahi, bizler de Yunus Emre’yi bu güzel sözlerinden dolayı sevmiyor muyuz? Evet, hiç gönül kuşu dikene konar mı goncalar dururken?
Aziz Canlar,
Sizin mutluluk çiçeği olduğunuz gibi sözün de çiçekli olanı vardır. Güzel sözler, gönlümüzü gülşene çevirir. Karacaoğlan, “Dinle sana bir nasihat edeyim.” dedikten sonra devam eder: “Mecliste ârif ol, kelamı dinle,/ El iki söylerse sen birin(i) söyle./ Elinden geldikçe iyilik eyle,/ Hatıra dokunup yıkıcı olma!” Biz de onun tavsiyesine uymalı, saygıyı bırakmadan söz yurdunda gezmeli, muhabbetle dile inci dizmeliyiz.
Güzel Kardeşlerim,
Yaptığımız her işten sorumlu olduğumuz gibi söylediğimiz sözden de sorumluyuz. Bazı çocukların yaygın olarak şu kelimeleri kullandığını duyuyorum: “Oha, çüş, manyak, geri zekâlı ...” Devamlı yalan söyleyenin adı, yalancıya; kötü söz söyleyenin adı da kötüye çıkar. Sözlerimiz özümüzü, özümüz de şahsiyetimizi etkiler. Sizler, insanlık çiçeğisiniz. Çiçeğe yakışan da mis kokulu kelimeler olsa gerek. Size yakışanı söyleyeceğinize inanıyor ve diyorum ki:
“Konuşmak bize mahsus
Olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de yahut sus,
Dili incitme gönül.”