Fatiha Suresinin altıncı ayetinde ifade edilen ve günde kırk defa namazlarda okuduğumuz, ulaşmayı istediğimiz ?sırat-ı müstakim=dosdoğru yol? ne demektir? Namazlarda kişi olarak bunu okuduğumuza göre, bu ayetin kişiye özel olarak bir anlam ifade etmesi gerekmektedir. Kişinin şahsi hayatı bakımından ?dosdoğru yol? ne manaya gelmektedir?
Sırat-ı müstakim, insan duygularının orta mertebesidir. İnkılap ve felaketlere maruz şu insan bedeninde ruhun yaşayabilmesi için Allah ona üç temel duygu yerleştirmiştir. Bu duygular sayesinde insan, insan olarak vardır ve yaşamaktadır. Bu duyguları çıkarıp attığınız vakit insanı da ortadan kaldırmış olursunuz. Bu da mümkün değildir.
Birincisi, menfaatleri celp etmek, kendini bir cazibe merkezi olarak görmeyi sağlamak için verilen ?kuvve-i şeheviye-i behimiye? dir. İnsana verilen her türlü istek ve arzu duygusudur. Bunun bir de hayvani yönü olduğu için ?behimiye? tabiri ile birlikte kullanılmaktadır. Bunun karşı cinse duyulan isteğin dışında, yemek, içmek, uyumak ve konuşmak, makam ve şöhret sahibi olmak, övülmek? gibi konularda da teferruatları vardır.
Allah, yaratılış itibariyle insan duygularına bir sınır koymamıştır. Bu arzu ve isteklerin sınırları yaratılıştan çizilmemiştir. Dolayısı ile en aşağı mertebeden en yukarı olan aşırılıklara kadar savrulma ihtimali her zaman açık bulunmaktadır. Bu duyguları dini kurallarla sınırlamış ve insanın iradesini ön planda tutarak yapmıştır. Dini ne kadar iyi ve doğru yaşarsa istikametini o kadar iyi koruyacaktır.
Bu ?kuvve-i şeheviye?nin kendi içinde mertebeleri vardır.
Tefrit mertebesi, humuttur. Nötr gibi bir haldir. Yani ne helale ne de harama hiçbir isteği yoktur.
İfrat mertebesi, fücurdur. Namusları ve ırzları payimal etmek arzu ve isteği vardır. Bu konuda hiçbir mukaddes tanımaz. Hiçbir sınır kabul etmez.
Vasat mertebesi ise, iffettir. Helale arzu ve iştihası var, haramlara karşı ise yoktur. Şehvet duygusunun istikameti, doğru yolu budur.
İkincisi, zararlı şeyleri def için kuvve-i sebuiye-i gadabiye, yani yırtıcı parçalayıcı, vahşilik barındıran öfke duygusudur. Bu da kendi içinde üç mertebeye ayrılmaktadır.
Tefrit mertebesi, cebanettir. Korkulmayacak şeylerden bile korkmaktır.
İfrat mertebesi ise, tehevvürdür. Maddi ve manevi hiçbir şeyden korkmamaktır. Bütün istibdatlar, baskılar, zulümler insandaki bu duygudan doğmaktadır. Yeryüzündeki zulümlerin kaynağı, membaı bu tehevvür duygusudur.
Vasat mertebesi ise şecaattir. Dünyevi ve uhrevi hakları için canını feda etmekten çekinmez, meşru olmayan şeylere ise karışmaz. Öfkede istikamet, doğru yol budur.
Üçüncü duygu olan aklın ise tefrit mertebesi gabavettir. Hiçbir şeyden haberi olmaz. Türkçede bön diye ifade edilebilir.
İfrat mertebesi ise cerbezedir. Batılı hak gibi gösterecek bir aşırı zekâdır.
Vasat mertebesi ise, hikmettir. Hakkı hak olarak bilir ve imtisal eder; batılı batıl olarak bilir ve ondan kaçınır. Ölçülü ve kurallara uygun hareket etmektir. Aklın istikamet mertebesi budur.
İşte doğru yoldan maksat bu üç duygunun vasat mertebeleri olan iffet, şecaat ve hikmet mertebelerine uygun olarak hareket etmektir. ?Sırat-ı müstakim? kişi davranışları için budur. (İşaratü'l-İ'caz, Sayfa 29, özetlenerek)
ali_sarikaya@yahoo.com