Türkiye’nin vazgeçilmez sokak lezzetleri arasında yer alan ve beş çaylarının vazgeçilmezi olan kırmızı simidin tarihine göz atıyoruz. Herkesin bir simit anısı vardır dedik ve bu nostaljik lezzetin geçmişine doğru yol aldık.
Nereden Geldi, Nereye Ulaştı?
Simidin tam olarak nereden geldiği konusunda farklı görüşler olsa da, kökeninin Orta Doğu’ya dayandığı düşünülüyor. 17. yüzyıl gezgini Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde simidin sadece İstanbul ve Balkan coğrafyasında bulunduğuna dair bilgiler yer alsa da, günümüzde Orta Doğu ve Balkanlar’da da yaygın olarak tüketildiği biliniyor. Simit adının, İzmit’ten geldiği ya da Arapça ve Akatça kökenli olduğu gibi farklı teoriler mevcut.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde simit, sadece halkın değil, sarayın da gözdesi oluğu biliniyor. Evliya Çelebi’nin anlatımına göre, o dönemde simitler araba tekerleği kadar büyük olurmuş ve "simid-i halka" olarak adlandırılırmış. Unun pahalılaşmasıyla birlikte daha küçük boyutlarda üretilen simitlere ise "hurda simit" denilmiş.
Simidin Ötesinde Bir Lezzet
Simit, geçmiş yıllarda olduğu gibi günümüzde de popülaritesini koruyor. Türkiye'nin farklı bölgelerinde bu basit hamurun farklı yorumları mevcut. Bunlardan biri de, kendine özgü rengi ve tadıyla dikkat çeken kırmızı simit yani Osmaniye simidi. Peki, kırmızı Osmaniye simidini diğer simitlerden ayıran özellik ne?
Osmaniye simidi, Türkiye'nin doğu Akdeniz bölgesinde bulunan Osmaniye ilinin yerel bir lezzeti. Klasik simidin aksine, bu simit daha tatlı bir lezzete sahip.
Osmaniye simidinin ilk nasıl yorumlanıp ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor fakat bölgenin zengin mutfak kültürünün bir parçası olduğu düşünülüyor. Yöre halkının deneyimlediği yılların vermiş olduğu tecrübe, simide özgün bir tat kazandırmış. Özellikle kullanılan un, su ve pekmez, simidin eşsiz lezzetini ortaya çıkarıyor.
Osmaniye simidi, diğer simitlere göre biraz daha zahmetli bir üretim sürecine sahip. Hamurun yoğrulması, şekillendirilmesi ve pişirme aşamaları, simidin lezzetini doğrudan etkiliyor. Simidin yapım aşamasında kullanılan pekmezin vermiş olduğu renk bu simide farklı bir görünüm kazandırıyor.
Osmaniye simidi olarak adlandırılan bu simit, pekmezin vermiş olduğu renk sayesinde halk arasında kırmızı simit olarak da biliniyor. Aynı zamanda bölgenin kültürel mirasının bir parçası haline gelmiş durumda. Özellikle şalgamla birlikte tüketilmesi, yöre halkı için önemli bir gelenek. Kırmızı simit Osmaniyeli şairlerinde Osmaniye için yazdıkları şiirlerde bahsetmeden geçemediği bir sembol haline gelmiş durumda;
Osmaniye cesur yiğit diyarı,
Şalgam, pamuk, fıstık, simit diyarı.
Vara kazanç yoğa umut diyarı,
Osmaniye’yi görmeyen aldanır.
Osmaniye’ye has bu lezzetli simidin tarifini ustasından sizler için aldık. İşte püf noktalarıyla kırmızı simit tarifi ve yapım aşamaları;
MALZEMELER
• 1 kg elenmiş un
• 1 tatlı kaşığı tuz
• 1 yemek kaşığı yemek sodası
• 1 su bardağı su
• 1 su bardağı üzüm pekmezi
• 1 su bardağı kavrulmuş susam
• 1 su bardağı toz şeker
YAPILIŞI
Un, tuz, su ve yemek sodası karıştırılıp yoğrularak biraz sert kıvamda bir hamur elde edilir. Mayalanması için bir süre dinlendirilir. Hamur küçük parçalara ayrıldıktan sonra avuç içerisinde yuvarlanır.
Ardından halka şekline getirilerek uçları birleştirilir. Hazırlanan halkalar bir süre dinlendirilir. Bir tabak içerisinde hazır bulunan kavrulmuş susam ve toz şekere batırılır. Pekmez ve su bire bir ölçülerde hazırlanarak karıştırılır. Simit halkalarının üzerine bir fırça yardımıyla pekmezli şerbet sürülür. Kızardıktan sonra fırından çıkarılır.