Atamız Âdem ve biz
ademoğullarının yaratılışına hâkim olan duygu da sevgi.
Yüce yaratıcı Kâinatta(Evren)
ve onun küçültülmüş hali olan insanda zıtları iç içe koymuştur.
İlahi murat; güzelliğin hâkim
olması olmasına rağmen imtihan gereği zıtlardan iyiliği ya da kötülüğü tercih
yetisi olan irade-i cüz? iyeyi de insan benliğine emanet etmiştir.
İnsanın kesin ve açık
düşmanı olan şeytanı, devamlı kötülüğü isteyen nefsin emirlerini,
şeytanın ve nefsin emrine girmiş insi şeytanların telkinini de
insana musallat etmiştir.
Âdem atamıza musallat olan şeytan
onu cennetten kovdurmuş, oğulları Habil ile kabil arasında yaşanan kavga ve
katl ve kan dökme ile dünyanın yaşam rengi belli olmuştur.
Karışık renkli, zıt renkli bir
dünya!
Sevginin, nefretin, bencillik ve
diğerkâmlığın, fedakârlık ile himmetsizliğin, cimrilik ile cömertliğin, siyah
ile beyazın, ışık ile karanlığın, nur ile narın iç içe girdiği bir dünya ve
insan varlığı.
Dedik ya; Kâinatın mayası sevgi.
Bu sevgi gereği, yüce yaratıcı
sonsuz merhameti ile yarattığı kullarını da başıboş bırakmamıştır.
Verdiği akıl ve vicdan,
onların da üstünde büyük akıl olan suhuf ve kitaplarını hayat
kullanım kılavuzu olarak elçileri aracılığıyla bizlere sunmuştur.
Akıl yoksa mesuliyet yok.
Kitap gelmemiş, elçi
gönderilmemiş ise, hesap yok.
Şükürler olsun ki aklımız var.
Son ve koruması Allah'ın
teminatında olan Kutsal Kitap Kuran-ı Kerim de Müslüman olarak bize verilmiş.
Son peygambere (Hatem-ül
Enbiya)de ümmet olma şansını yakalamışız İslam dinine mensubu olmakla.
Kaygıyı tasayı, sevinç ve kıvancı
paylaşabilecek kadar da aynı milletten olmanın idraki içindeyiz.
Cennet baha bir ülke, onun 81
vilayetinden biri olan cennet baha bir 80. İl Osmaniye'de nasibimize
düşmüş.
O zaman niçin yaşanıyor
bunca tavan yapmış yüce değerleri paylaşan insanların arasındaki çirkinlikler?
Bu da yine imtihanın sırrında ve insan denilen muamma varlığın fıtratında saklı.