Selam ile… Sevgili okurlarımız, bu hafta da sizlerle “HER ŞEY İNCELİKTEN, İNSAN KABALIKTAN KIRILIR” konulu sohbetimizi paylaşalım.

Sevgi Fidanları,
Bir gün rüzgâr çınara çok kızmış. Ona ders vermek için bütün hızıyla esmeye başlamış. Öfkeyle esmiş, esmiş… Dönüp baktığında sadece yaprakların savrulduğunu, dalların kırıldığını görmüş. Ulu çınara fazla bir şey olmamış anlayacağınız. Öfkesi geçen rüzgâr, yaptığından pişman olup dallardan özür dilemiş. Olup biteni seyreden bilge güneş, “Dal, rüzgârı affetse de kırılmıştır bir kere!” demiş.

Zarif Canlar,
İnsan dışındaki varlıkların çoğu ince oldukları zaman kırılır. İp de inceldiği yerden kopar değil mi? İnsan öyle mi ya? İnsanlar inceliği sever, kabalıktan hoşlanmaz. Hele de sizler… Siz cennetten gelmiş gibi zarif ve safsınız. Kötülük nedir bilmezsiniz. Ah, bazı büyükler olmasa ne kadar temiz kalırdınız!

Tertemiz Yürekler,
Ne olur, her zaman çocuk ve çiçek kalın, olur mu? Hani büyükler sizi, “Çocuk işte!” diye küçümser ya, siz onlara aldırmayın. Çocukluğun gökkuşağını soldurmayın. Bazı büyüklere özenip de kabalaşmayın.
“Her gece rüyanızda
Bulutlarla yarışın,
Yıldızlara karışın.
Melek sizi kucaklar,
Böyle kalın çocuklar.”

Çiçek Sözlüler,
Başta anne ve babanıza, sonra kardeş, akraba ve arkadaşlarınıza daima nazik davranın. Dikkat ederseniz deniz bile kabalığı sevmiyor. Taş atınca hemen suyun dibine gönderiyor onu. Bir tüy konsa üzerine, onu kuğu gibi yüzdürüyor. Aynı su gibi, insanlığın da bir özgül ağırlığı vardır. Onun altına düşmemeye gayret edelim.

Evlatlarım,
Yıllarca çalışarak yapılan on katlı binayı bir dakikada yıkmak mümkün. İnsan gönlü de böyledir. Dostluğu yılların emeğiyle geliştirir, bir kaba sözle bitiririz. Eskiler ne güzel demişler:
“Gel bakma kimseye hor,
Halkı yorma kendin(i) yor.
Yıkmak için çok düşün,
Yıkmak kolay, yapmak zor.”