Gelişmişliğin geride olması, hakların kısıtlı olması, baskıcı yönetimlerin başa geçmesi ve Ortadoğu coğrafyasının sömürgeci devletlerin odak noktası olması bu bölgeyi isyanların, devrimlerin, savaşların coğrafyası haline getirmiştir. Bunun bir örneği olarak da Arap Baharı verilebilir.
Arap Bahar'ına giden süreçte fitili ateşleyen olay ise Tunus’ta yaşanan Yasemin Devrimi olmuştur. Devrim Aralık 2010’da üniversite mezunu seyyar bir satıcı olan Buazizi’in tezgahının elinden alınmasıyla kendini yakması ile başlamıştı. Buazizi’nin ölümü, öngörülemeyen siyasî ve sosyal gelişmelere yol açmıştır.
Buazizi’nin eyleminin ardından, işçi, öğrenci, öğretmen, hukukçu, gazeteci, insan hakları aktivistleri ve muhalif siyasîler Bin Ali hükümetinin politikalarını protesto etmek üzere sokaklarda gösteriler düzenlemeye başlamıştır. Diğer ülkelere de sıçrayan bu ateş Mısır ve Libya’da da halk kesimlerini de harekete geçirmiştir. Olayların arka planına bakıldığında ise ekonomik sıkıntılar, işsizlik, yolsuzlaşmanın artması baş nedenler olarak görülmektedir. Artan gösteriler başta bu sorunlara çözüm getirilmesi yönünde olmuştur ancak askeri kesimin halka silah kullanması, zor kullanması bu hareketin, rejimi devirme olayına dönmesine neden olmuştur.
Yıllardır biriken sıkıntıya çözüm bulma konusunda başarılı olamayan Bin Ali yönetimi, bireysel bir eylemle başlayan gösterilerin kitlesel bir ayaklanmaya dönüşmesini engelleyememiştir. Yanan bu ateş özellikle sömürgeci güçlerin işine gelmiş ve Ortadoğu coğrafyasına demokrasiyi getirmek, hakları geliştirmek, gelişmişlik seviyesine yükseltmek gibi bahanelerle bölgede söz sahibi olmaya devam etmişlerdir. Arap Baharı; halk hareketi olarak başlamıştır ancak yönetimler tarafından şekillenen bir direniş olmuştur.
Buazizi’nin bireysel eylemi ve ardından gelen ayaklanmalar, yolsuzluğa batmış ve ülkelerindeki geri kalmışlığın sorumlusu olarak görülen baskıcı rejimlerin demokratik yollarla iş başına gelecek yeni yönetimler tarafından ikame edileceği beklentisini ortaya çıkarmıştır. Kaddafi, Saddam gibi yönetimlerin devrilmesi, Suriye iç savaşı, Arap Bahar'ının etkisinde yaşanan olaylardır.
En derin etkilerini Tunus’ta göstermiş gibi algılansa da tüm Ortadoğu'yu etkileyen bir devrim olmuştur, büyük güçlerin bölgeyi ve bölgedeki hakları bir kukla gibi kullanmalarına neden olmuştur, alt nedenleri sadece ekonomik sıkıntılar şeklinde algılanmamalıdır, bu coğrafyada hepsinden önce bir emperyalizm sıkıntısı vardır. Bugün Orta Doğu’da, Afrika’da, Asya’da ve dünyanın diğer sorunlu ve geri kalmış ülkelerinin insanlarının yaşadığı sorunlarının temelinde sadece kendilerine yazılan alın yazısı yer almamakta, onların, emperyalist ve sömürgeci emellerin uğraşlarının ve plânlarının farkında bulunmamaları yatmaktadır.