ALLAH’A İNTİSAP ETMEK NEDİR?

Allah’a intisap etmek nedir? Şu kâinatta, varlık namına ne varsa, hapsi Allah’ın mülkü ve memluküdür. Hepsi Allah’a dayanmakta ve ona intisap edip bağlanmakla var olmaktadır.

Abone Ol

Şu kâinatta, varlık namına ne varsa, hapsi Allah’ın mülkü ve memluküdür. Hepsi Allah’a dayanmakta ve ona intisap edip bağlanmakla var olmaktadır. Her varlık bir kudrete, bir merkeze bağlanmakla kendini ispat etmekte, varlık âlemine çıkmaktadır. 

Bütün varlıklar, kâinatta ne kadar varlık varsa, bu intisap sırrı ile, birbiri ile irtibatlı hale gelmektedir. O mensubiyetle, bütün varlıklarla bir münasebet ve alaka oluşturmakta, bir merkeze bağlanmaktadır. 

Bu mensubiyet sebebiyledir ki, onların dünyasında ayrılıklar, yok oluşlar yoktur. Geçmiş ve gelecek yoktur. O mensubiyetin bağı ile bütün zamanlar ve mekânlarla ilişki kurulmakta, onlarla manevi bir diyaloğa geçilmektedir. 

O mensubiyet ile kısacık bir zaman veya akıp giden bir an yaşamak, ebedi bir ömre mazhar olmak demektir. Çünkü ebediye mensubiyet, onu ebedi bir vücuda mazhar etmektedir. Gerçek manada ayrılıklar yok, zevaller yoktur. Mensubu olduğu kudret onu gerçek bir yokluktan, ayrılıktan korumaktadır. Onun şahsi vücudunu yıkılmaktan ve yok olmaktan koruyup muhafaza etmektedir. 

Bu intisap penceresinden bakıldığında mü’minin dünyasında hakiki yokluk bulunmaz. Kısa süreli ayrılıklar olabilir, o da geçici bir ayrılıktır. Bu manada ölüm bile geçici bir ayrılıktır. Sultan-ı kainata iman ile bağlanan insan, o sultanın mülkünde, onun izni dairesinde hareket etmektedir. Bu dünya onun kitabının bir sayfası ise, ahiret de onun bir başka sayfasıdır. Bunu kapatır, onu açar. Tohumun toprağa düşüp yeni bir hayata geçmesi gibi, insanı daha mükemmel, daha güzel, bütün hissiyatını doyuracak bir hayata mazhar eder. 

Ağaca mensup bir meyvenin, o ağacın bütün meyveleri ile bir irtibatı vardır. Mensubiyetten doğan bir alakası vardır. O mensubiyet, geçmişteki ve gelecekteki meyveler ile de alaka peyda etmektedir. Ağaç var olduğu sürece bu mensubiyet devam edecektir. 

İman ile kainat sultanına bağlanan insan, onun bütün mahlukatı ile alaka kurmaktadır. Bütün zamanlardaki ve mekanlardaki mahlukatı buna dâhildir. Biri şarkta biri garpta, biri dünyada biri ahirette olsa da bağlılıkları devam etmektedir. 

İmanın büyüklüğüne bu pencereden bakmak lazımdır. İmanın ne büyük bir cevher olduğunu bu sırdan anlamak mümkündür. İman sahibi olmaktan dolayı Allah’a ne kadar şükredilse gerçekten azdır. Bizi hiçlikten, yokluktan, karanlıktan kurtarıp varlığa, bütün varlıklarla arkadaşlığa çıkaran Allah’a sonsuz hamd ve şükürler olsun. Kopmaz bir ip olan iman ile kendisine bağlanmanın bütün hazzını tatmak ne büyük bir nasiptir.

Hikem-i Ataiyenin su hikmetli sözünü unutmamak lazımdır. “Onu yani Allah’ı bulan neyi kaybeder; O’nu kaybeden neyi bulur?”

Allah’a olan bu intisap yani iman kalkarsa her şey, her varlık yokluğa ve karanlığa düşecektir. Akıl ve vicdanlar perişan olacaktır. Bütün varlıklar birbirine düşman haline gelecektir. Allah korusun.