Sevgili okurlarımız, bu haftadan itibaren bu köşede sizlerle bildiklerimi, araştırdıklarımı, güncel bilimsel ve kültürel konuları sizlerle paylaşacağım. İlk yazımız İlk Türk astronotumuz Alper Gezeravcı'nın uzay yolculuğu. Umarım faydalı olur…

Türkiye, yıllardır beklediği tarihi ana şahit oldu. İlk kez bir astronotunu uzaya göndererek Dünya'da uzaya kendi vatandaşını gönderenler kulübüne böylece katılıyoruz. İlk Türk astronotumuz Alper Gezeravcı uzun yıllar pilot olarak Hava Kuvvetleri bünyesinde görev yaptıktan sonra Türkiye Uzay Ajansının açtığı astronotluk başvuru kriterlerini sağlayarak ve sonrasındaki zorlu testleri geçerek finale kalıp uzaya gitmeye hak kazandı. Bu, uzun yıllardır ülkece beklediğimiz bir çalışma olduğu için aşırı heyecanlandığımız bir süreç oldu. Alper Gezeravcı, Axiom Space adlı şirket ile SpaceX roketi kullanarak Uluslararası Uzay İstasyonu'na gitti ve burada 14 gün kalarak Türkiye'de üniversitelerde çalışan araştırmacıların hazırladığı 13 uzay deneyini gerçekleştirdi.

Peki Ya Nedir Bu Deneyler?
Astronot Gezeravcı, MİYELOİD deneyiyle galaktik kozmik radyasyonun, yer çekimi değişikliklerinin ve uzayda kalış süresi boyunca maruz kalınan diğer zorlu faktörlerin, astronotların bağışıklık sistemi ve kan yapımı sürecini nasıl etkilediğini araştırdı.

Uzay ve savunma sanayisine kurşunsuz lehimleme konusunda kritik bilgiler sağlayacak "MİYOKA" deneyini yapan Gezeravcı, Türkiye'nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkı sunması beklenen "UYNA" deneyini de gerçekleştirdi.

Yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkisini araştıran "MESSAGE" deneyine ilişkin de çalışmalar yürütüldü.

Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin önerisi olan ve öğretmenleri Birsen Geçer'in proje yöneticiliğini yaptığı "PRANET" deneyini de gerçekleştiren Gezeravcı, TÜBİTAK MAM'dan Prof. Dr. İskender Gökalp ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil'in proje yöneticisi olduğu uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesini amaçlayan "gMETAL" deneyine de imza attı.

Gezeravcı, ayrıca, Tuz Gölü'nde yetişen endemik SchrenkiellaParvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran "EXTREMOPHYTE" deneyini yaptı.

Gelecekte uzayda yaşayacak yüksek sayıda insanın ihtiyaç duyacağı besinlerin sağlanması ve kapalı yaşam ortamlarındaki çevresel kontrollere destek vermesi için yeni bitkiler geliştirmeye yönelik ilk adım olan "CRISPR-GEM" ve mikroalg türlerinin uzayda yaşam destek sistemlerinde kullanılmalarının mümkün olup olmadığının araştırıldığı "UzMAn" deneyleri de bu süreçte gerçekleştirildi.

Gezeravcı, uzay ortamında alglerin, karbondioksitten oksijen rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmasını araştıran "ALGALSPACE" ve uzayda yaşamaya karşı oluşan hayati tepkimelerin "vokal kord" kaynaklı değişimlerle tespiti ve düşük yer çekimsizliğin sebep olduğu rahatsızlıkların ses frekanslarıyla tanımlanmasını sağlayacak "VOKALKORD" deneylerini de sürdürdü.

"OKSİJEN SATURASYONU" deneyiyle de yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesi hesaplanarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedeflendi.

Taşıma Su ile Değirmen mi döndü?
Türkiye’nin ilk uzay yolculuğu maliyeti nedeniyle tartışmalara neden oldu. Uzay yolculuğunun tam maliyeti açıklanmasa da yaklaşık 55 milyon dolarlık bir bedelden söz ediliyor. Bu maliyetinin içerisinde Axiom Space adlı şirket ile SpaceXroketi’nin taşıma ücretleri de var. Bu uzay yolculuğunu kendi roketimizle gitmiyoruz diye büyük bir olay olarak görmeyenlerin de olduğunu görüyoruz. Ama durum öyle değil. Elbette kendi roketimizi yapmış olsak ve kendi fırlatma rampamızdan uzaya gitmiş olsaydı çok güzel olurdu ama zaten dünyada uzaya insan gönderebilen sadece birkaç ülke var. Bugün diğer birçok ülke, bu yeteneği olan birkaç ülkenin roketlerini kullanarak uzaya gidiyor.

Sonuç olarak, Türkiye'nin uzaya astronot göndermesi, sadece bilim ve teknoloji alanındaki başarılarını değil, aynı zamanda milli gururunu ve küresel arenadaki etkinliğini artırmayı amaçlıyor. Bu ise Türkiye’nin uzay araştırmalarındaki potansiyelini göstermenin yanı sıra bilimsel bir miras bırakarak genç nesillerin ilgisini çekecek ve Türkiye'yi uluslararası alanda daha güçlü bir konuma getirecektir.

Kaynakça:
Türkiye Uzay Ajansı
Dr Umur YILDIZ ( Astrofizikçi)