Selam ile… Sevgili okurlarımız, yeni yılın ilk gününde bu hafta sizlerle “NİMETİN KIYMETİNİ BİLMEK” konulu sohbetimizi paylaşalım.

Kıymetli Arkadaşlar,
Allah’ımız bizi ne kadar çok seviyor, farkındasınız değil mi? Nasıl farkında olmayalım ki? Hiç yoktan bizi var etmiş, Peygamber’ine yâr etmiş, kulluğuyla bahtiyar etmiş… Bunlar da yetmemiş, çeşit çeşit nimetleri önümüze sermiş. Anlayacağınız, yediğimiz önümüzde, yemediğimiz arkamızda. Peki, bu nimetler karşısında nasıl davranmalıyız? Bu nimetler için önce Allah’ımıza şükredeceğiz, sonra da bunların kıymetini bileceğiz. Nelerin, nasıl kıymetini bileceğimizi Peygamber Efendimizin anlatmasını ister misiniz? Buyurun o zaman:
“Beş şey gelmeden önce, beş şeyin kıymetini biliniz: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sıhhatin, meşguliyet gelip çatmadan önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin kıymetini biliniz!”

Hayat Fidanları,
Hayat bizlere bir seferlik sunulan nimettir. “Hayat, silgi kullanılmadan yapılan bir resimdir.” Kanuni Sultan Süleyman ne söylemişti?
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Bir ziyaret sırasında uzun süre hasta yatağında yatan dostum, “Ayağa kalkmayı bile özledim!” demişti. Tabii en önemli husus, hastalanmadan önce sağlığımıza dikkat etmemiz.

Vaktin Çocukları,
Paramızı, sağlığımızı, makamımızı kaybedebiliriz. Allah yardım eder, biz de gayret edersek bunları yeniden elde edebiliriz. Ama zaman öyle mi? Eğer kıymetini bilmezsek su gibi akıp gider. Zaman su gibi aktığı için yaşlıların “Ah, gençliğim olsaydı!” yakınmalarını sık sık duyarsınız. İşte sizler tam da özlenen çağdasınız. Bugünlerde ne ekerseniz yaşlılıkta onu biçersiniz.

Hakk’ın Küçük Kulları,
Gelelim varlık zamanı nimetlerin kıymetini bilmeye... Her yemeğe ‘besmele’yle başlamalı ve ‘elhamdülillah’ diyerek sofradan kalkmalıyız. Bütün yiyeceklerin güzelleşmesi için iftar zamanını beklemeye gerek yok. Yemekler her zaman güzeldir. Hele de annemizin mübarek elleri değdiyse... Varlık zamanı dikkat edeceğimiz bir konu da, ‘vermeyi bilmek’tir. Peygamber Efendimiz (as) bir defasında, “Bize kalanlar, verdiklerimizdir.” buyurmuştu.
Nimet, genelde Allah’ın bize verdiği her şeydir. Özelde ise ekmeğin diğer adıdır. Sıcak ve yağlı ekmek ne kadar güzel kokar? Konu buraya gelmişken bir atasözüyle bitirelim sohbetimizi: “İyi günde yağlı ekmeği beğenmeyen, fakirlikte kuru ekmeğe selam durur.” Ekmeğin yağlısına da kurusuna da şükürler olsun…