BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


MUHTAÇ OLDUĞUMUZ TİCARET DÜZENİ:AHİLİK (2)

Selam ile…


Selam ile…
Ahiliğin temelleri, başlangıçta o kadar sağlam atılmış ve kuralları zamanın ve toplumun ihtiyaçlarına o kadar uydurulmuştur ki bu kurallar, sonradan şehir ve kasabaların belediye hizmetleri ve bu hizmetlerin denetlenmesi noktasında örnek teşkil etmiştir.
Örneğin, esnaf ve sanatkârların meslekleri ile ilgili hususları düzenleyen 1630 yılından önceye ait olduğu sanılan bir belge, ayakkabıcıların hangi kalitedeki ayakkabıyı kaça satacaklarını göstermektedir.
Türkçe'de hâlâ mevcut olan "pabucu dama atmak" deyimi, bir ahi deyimi olup, ahiliğin kalite kontrol sistemini çok güzel ifade etmektedir. Bazı esnafların imalatı, standartların altına düşürmesi, sahte mal imal ederek hakiki gibi piyasaya sürmesi hususları da esnaf arasında tepkiyle-karşılanıyordu. Bu gibi hallerde ikazlara ehemmiyet verilmeyip, kalitesiz imalata devam edenlerin dükkânları, Kethüda'ları (esnaf odası başkanları) tarafından kapatılırdı. Bu cezayla da kendisine çekidüzen vermeyenler, daha ileri gittikleri takdirde esnaflıktan ihraç edilirdi.
Birçok üründe olduğu gibi, şişecilerin imalatında da cinsine göre şişelerin gramajları tespit edilirdi. Bu gramajların altında imalat yasak olduğu halde riayet etmeyen bazı ustaların, dükkânları kapatılırdı. Tarihte, düşük kaliteli nişasta imal eden ve bunu birinci sınıf nişasta fiyatına satan bir ustanın, uyanlara aldırmayarak, halkı aldatmaya devam etmesi üzerine, lonca mensuplarının kendisini aralarında barındırmak istemeyerek, ihracı için müracaatta bulunmalarına neden olmuştur.  Kılıç kabzalarında sakız ağacı kullanıldığı halde, üzerini siyaha boyayarak, müşteriye abanoz gibi gösteren ve buna benzer daha birtakım yolsuzluklarla meslek haysiyetini zedeleyen başka bir esnafın da lonca mensuplarınca aralarından ihracı istenmişti.
Ahi birliklerinde üretilen mal ve hizmette kalite ile verimliliğin artırılması için aşağıdaki kriterlere özellikle dikkat edilirdi.
*    Ahiliğin temel felsefesini, üretilen mal ve hizmette müşteri odaklı düşünceyi ifade eden,"müşteri velinimettir" anlayışı oluşturmaktadır.
*    Ahilikte ikisi temel olmak üzere, üç yönlü eğitim vardır. Bunlar mesleki eğitim, tekke eğitimi ve medrese eğitimidir. Medrese eğitimi mecburi değildir. Ömür boyu ve her kademede devam edecek olan mesleki eğitimle, tekke eğitimi ahiliğin temelidir.
Ahi birliklerinde katılım ve paylaşım esastır,bu sebeple toplantılara önemli bir yer verilirdi. Esnaf aleyhine alınan kararlar, büyük bir mecliste görüşülürdü. Ancak Ahi Baba Vekili, lüzum görürse, "olağanüstü toplantı" yapardı. Bu toplantıya, büyük meclis üyeleri ile birlikte her meslek kolundan üç usta da davet edilirdi. Devlet yetkilileriyle yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamazsa, ertesi gün "memleket toplantısı" yapılırdı. Memleket toplantısına bütün ustalar, beldenin ileri gelenleri (ulema, eşraf) ilan suretiyle çağrılırdı.
*    Ahiler teşkilatında çalışanlar arasında dayanışmayı sağlamak, moral ve verimliliği artırmak için akşam zaviyelerinde toplanılır, yemekten sonra dinî, ahlâkî ve meslekî konularda eğitici kitaplar okunur, sohbetler edilir ve ilahiler söylenirdi.
*    Buralarda stres atılır, bilgi ve tecrübeler artırılır, ertesi güne büyük bir moralle motive olarak başlanırdı.
*    Ahilikte sosyal ilişkiler, dayanışma ve işbirliği pekiştirilmiştir. Üst yönetimden, çırağa kadar bütün çalışanların işbirliği içerisinde bulunması, bu felsefenin en önemli amaçlarından biridir.
*    Ahilikte üretilen kaliteli mal ve hizmeti ucuza satmak esastı. Kalitesiz bir malı fiyatından daha yüksek bir bedelle satan esnafın "pabucu dama atılırdı".
*    Ahilikte israf haram olduğu ve maliyetleri artırdığı için yasaktı. Üretilen mal ve hizmetlerde sıfır hata esastı.
Burada da görüldüğü üzere Ahilik felsefesi, tarihin eski sayfalarında kalmış veyahut kalacak bir anlayış değildir. Günümüz tüketim toplumunda yer edinmeye çalışan küçük-büyük bütün işletmelerin uygulaması gereken hatta aradığı bir doktrindir. Şimdilik hoşça kalın…