Selam ile… Sevgili okurlarımız, bu hafta da sizlerle “MEYVELİ AĞAÇ NİÇİN TAŞLANIR?” konulu sohbetimizi paylaşalım.

Can Çiçeklerim,
Size bir masal anlatayım mı? Yol kenarında bir elma fidanı varmış. Gündüz güneşten, gece aydan ve yıldızlardan başka hâlini soran yokmuş. Aradan yıllar geçmiş; bizim fidan büyük bir ağaç olmuş. Dalları kırmızı meyvelerle dolmuş. İşte o zaman olanlar olmuş! Ne mi olmuş? Ne olmamış ki canlar? Önce yoldan geçenler, elmalardan yemişler. Bunda ne var ki diyeceksiniz. Bir şey yok elbette. Biraz sabredin ama…
İnsanların ulaşacağı yerlerde elma kalmayınca dalları eğip toplamışlar. Bu arada ağacın birkaç dalı kırılmış. Elmacık, “Ne oluyor yahu!” derken bu sefer taş yağmuru başlamış. Korkmayın canım, büyüklerin bir kötülük görünce, “Bu gidişle başımıza gökten taş yağacak!” dedikleri durum değil. Yukarıdaki elmaları düşürmek için atılan taşlar. Elma ağacı, “Allah’ım, ben ne günah işledim de bunlar geliyor başıma!” diye inlemiş.
Elmanın inlemesini duyan çınar, babacan sesiyle şöyle demiş: “Sevgili elma! Senin bir suçun, günahın yok. Boş yere üzülme. İnsanoğlu, kendinde olmayan bir şeyi görünce böyle davranır. Ona sahip olmak için çalışmak yerine döker dağıtır ortalığı. Şiir de okumazlar. Okusalar şairin, “Bir küçük meyve için/Dalı incitme gönül.” mısralarını hatırlayıp böyle yapmazlardı. Hem unutma: ‘Meyveli ağacı taşlarlar.’ cancağızım. Onlar taş atmaya devam etsinler, sen de meyve vermeye… Taşlara küsüp meyve vermemek olur mu hiç?”

Güzel Yürekler,
Nasıl, beğendiniz mi masalımı? Beğendiyseniz siz de gereğini yaparsınız değil mi? Başkaları kıskanıyor diye küsüp kırılmak bize yakışmaz. Yüce Mevlâ yanağınızdaki alları soldurmasın, el âlemi size güldürmesin, başarı meyvelerinizi hoyrat ellere yoldurmasın! Âmin…