Önceki yazının devamı…

Sabah kahvaltısından sonra arabasına atlayarak, Naci’yi evinden aldı, doğruca Derneğe gittiler. Her zamanki gibi başkan herkesten önce gelmiş günlük gazeteleri okuyordu. Bunları görünce selam vermelerini beklemeden ayağa kalktı ve:
- Buyurun, buyurun, diyerek ellerini sıktı ve nasıl geçti çalışmalarınız? diye sordu. Fatih:
- Çok güzel geçti başkanım! dedi ve Naci’ye dönerek:
- Değil mi Naci Bey? dedi.
- Bana göre beklide bir ilk. Şimdiye kadar, bu kadar eroinmanı bir araya getirip, onlarla doyasıya sohbet etmek, hem de onlarla bu kadar samimi konuşabilmek beklide hiçbir kimseye nasip olmamıştır başkanım! dedi.
Başkan sevinçten ellerini ovuşturarak:
- Beni heyecanlandırıyorsunuz arkadaşlar! Hele biraz anlatır mısınız? Nasıl başardınız bunu?
Fatih baştan sona özetleyerek anlattı. Sonunda Naci:
— Başkanım, dedi, bence bir ilk daha yaşadık!
— Nedir o Naci Bey?
— Eroinmanın biri gözümüzün önünde komaya girdi. Resmen kudurdu adam yahu! Elinde ustura nasıl bağırıyordu adam, değil mi Fatih Bey?
— Evet!
— Korkmadınız mı ya arkadaşlar?
— Korkmaz olur muyuz başkanım? Hangimize saldıracak diye korktuk. Herkes ayakta!
— Arkadaşlar, çok tehlikeli işlere de girmeyin! Bunların sağı solu belli olmaz ha!
— Ama ne kadar da kibar bir kişi, görseniz acırsınız başkanım! dedi Fatih. O anki konuşmalarını da not aldık. Bir göreceksin başkanım! Ne yapıp yapıp, bu yangını bir an önce söndürmeye ciddi bir şekilde çalışmalıyız! Yoksa alev bacayı sarmak üzere! Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere…
Sayın başkanım, müsaade ederseniz, biz Naci Bey’le hemen karşı odaya geçelim, tuttuğumuz notları bir değerlendirmeye tâbi tutalım. Kimlerin nasıl tuzağa düşürüldüklerini, ortalama yaşlarını, kurtulmak için ne gibi gayret sarf ettiklerini, teklif ettikleri çözüm yollarını tek tek değerlendirerek, yan yana getirelim. Bakalım ne gibi çarpıcı, ilginç sonuçlar çıkacak karşımıza?
- Çok haklısınız Fatih Bey! Elimizi çabuk tutmalıyız!
- Başkanım, dedi Naci. Arabada gelirken biz bu konu üzerinde biraz kafa yorduk. Bu notları seri bir yazı yapalım. Önce gazetelerde neşredelim, halkımız okusun. Sonra da kitaplaştıralım, yayınlarımız arasında neşredelim ki daha da kalıcı hale getirelim. Kütüphanelere girsin bunlar.
- Bak, bunlar çok önemli şeyler! Siz harika bir ekipsiniz kardeşim! Tekrar tekrar tebrik ediyorum sizleri! İnşallah ben de zevkle takip edeceğim diğer okurlarınız gibi gazetelerden yazı serinizi! Yeni çalışmalarınızda da şimdiden başarılar diliyorum!
- Başkanım, dedi Fatih, “yeni çalışmalar” deyince aklıma geldi. Gelecek haftaya, “sigara bağımlılarıyla, alkolikleri araştıracağız.” Bize bir fotoğraf makinesi lazım, resimlersek daha da inandırıcı olur!
- Keşke eroinmanları da fotoğraflasaydık, dedi Naci.
- Olmaz! dedi Fatih.
- Niçin olmasın?
- Çünkü onlar aranan kişiler, yaptıkları da suç. Kimsenin başını belaya sokmayalım.
- Çok doğru dediniz Fatih Bey, bak orasını düşünmemiştim. Tabii ki haklısınız!
- Fotoğraf makinesi kolay! Siz yapacağınıza yoğunlaşın, dedi başkan.
- Başkanım, biz müsaade isteyelim ve Naci Bey’le şu elimizdeki dokümanları önce bir önümüze dökelim, sonra da bir şeylere benzetmeye çalışalım. Sonrasını, sonra düşünürüz!
- Siz bilirsiniz Fatih Bey. Allah yâr ve yardımcınız olsun kardeşim, dedi başkan.
Fatih ve Naci karşı odaya çekildiler. Uzun uzun üzerinde çalıştılar.
Başkan, “bakalım nasıl bir yazı serisi çıkacak ve bekledikleri sesi getirecek mi?” diye düşünüyordu. Biraz sonra tekrar gazetesini okumaya başladı.

Devam edecek…