BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


İYİ YÖNETİMİN GELİŞTİRİLMESİ (2)

Selam ile...


Selam ile...
Anlaşılan ve dünya genelinde yaşanan odur ki, modern dünyanın temel tercihi; “Sivil Toplum” ve “Sivil Devlet” dir. Devletin toplum ve toplumun mutluluğu için varlığı kabul ediliyor, devletin toplum üstü bir yapı olduğu anlayışının yanlışlığı ifade ediliyor ve devlet hizmetlerinde hızlılığı, verimliliği, kaliteyi, ucuzluğu temin etmenin yolu; “sivil toplum” –“sivil devlet”ten geçmektedir deniyor.
“Sivil Toplum – Sivil Devlet” sistem ve mantığı; toplumun değişik katman ve gruplarının sivil toplum örgütlerinde organize olduğu, “Karanlık Oda”, “Gizli Belge” ve “Derin Devlet” olmadığı ve  “Seçilmişler”in esas alındığı, “Atanmışlar”ın   seçilmişlere bağlı olduğu ve hesap verdiği, seçilmişlerin de seçimlerle seçmenlere hesap verdiği bir yapıdır. Tabii; evrensel insan hakları ve evrensel insan değerleri; toplumun tüm kesimleri için istenmesi, gözetilmesi ve uyulması gereken bir çerçevedir.
Bugün devletimiz; “E-Devlet” projesi ile modern devlet arayışı içindedir. Yerel Yönetimler Reformu ile yerinden yönetim ve yerel idare mantığına ulaşmaya çalışmaktadır. AB Uyum Yasaları ile modern devlet tanımlamasına  ve evrensel insan değerleri standartlarına ulaşmaya çalışmaktadır.
Ancak, bu arayışların kolay ve kalıcı olması için mutlaka işe temelinden başlamak ve temel yapılanmayı ve mahalli özelliklerimizi göz ardı etmeden bu çalışmaları planlamak gerekmektedir. Sathi düşünmemek ve davranmamak; bir ufuk ile samimi düşünmek ve davranmak başarının vazgeçilmez şartıdır.
Osmaniye’de de “İyi İdarenin Geliştirilmesi” doğru bir yaklaşımdır, işe tüm yön ve boyutlarıyla yaklaşmayı gerektirmektedir. Yapıcı olmak ve gereken tüm argüman ve figür, figüranları kullanmak gerekmektedir.
“Devlet ve devlet hizmetlerinin sürekliliği”, “kamu kurumlarının sivil toplum için olduğu” ve “kamu kurumları birbirleriyle çekişme ve çatışma değil, dayanışma ve paylaşma içinde olmalıdır” temel prensipleri mutlaka zihinde canlı tutulmalıdır.
Eğitimin, kültürün, basının, sosyal yapı ve kurumların “İyi İdarenin Geliştirilmesi” için katkısı zorunlu ve önemli unsurlar olduğunu iyi bilmeliyiz.
Tarihi iyi okumadan, tarihi misyon, gelenek ve zenginliğimizin farkına varmadan, içinde yaşadığımız dünyayı iyi anlamadan, dünyanın gidişatını ve öne çıkardığı değerleri doğru tespit etmeden “İyi Yönetimin Gelişmesi”ne nasıl ulaşacağız?
Bir yandan “Teba” anlayışından “Vatandaş” anlayışına ulaşmalıyız. Diğer yandan, “Devletin, ancak ve sadece, vatandaşın huzur ve mutluluğu için var olduğunun” farkına varmalıyız. Bir yandan memur, amir ve bürokratlarımızı “Kamu Hizmetlisi” mantığına, diğer yandan “Devletimizin bir sosyal hukuk devleti” olduğu, olması gerektiği mantığına ulaştırmalıyız.
Her yaptığımız ve aradığımız ile, devletimizin; Demokrasinin gereği olan, çoğunluk, çoğulculuk ve çok seslilik eksenine oturması için gayret göstermeliyiz. Devletin vatandaşı ile buluşması, barışması ve kucaklaşması için “laiklik” ilkesini doğru anlamalı, doğru uygulamalıyız.
Biz, Osmaniyeliler olarak Valilerimizin ve tüm idarecilerimizin vakar, tevazu ve samimiyetine güveniyoruz. Sahip olduğu tecrübe ve vizyonunun, Osmaniye’nin iyi idaresine, geliştirilmesine ve kalkınmasına, insanımızın  istihdamına büyük katkılar sağlayacağına inanıyoruz. Ancak, “Bir elin nesi var- iki elin sesi var” sözü çerçevesinde el birliği etmemiz, fikir ve projelerimizi ortaya koyarak, doğrularda destek vererek, yanlış gördüğümüzde karşı çıkarak ve doğruyu göstererek, gerektiğinde istenen fedakarlığı yaparak  işbirliği içinde olmamız gerekiyor.
Şimdilik hoşça kalın...