Ali SARIKAYA /İlahiyatçı-Yazar


GAYBIN ÇEŞİTLERİ 3

Mutlak gayb, sadece Allah’ın bildiği, diğerlerinin bilmediği gayptır. Ne kendisine, ne de vesilelerine ulaşmak mümkün değildir.


İki çeşit gayb vardır. Mutlak gayb, nisbî gayb. 
Mutlak gayb, sadece Allah’ın bildiği, diğerlerinin bilmediği gayptır. Ne kendisine, ne de vesilelerine ulaşmak mümkün değildir.
Nispî gayb ise, zatı veya vesileleri cihetiyle, belli oranda bile olsa, bilinebilen gaybtır. Bilgimiz, başlangıç  ile sonuç arasındaki tüm halkaları olmasa bile bir bölümünü bilebilir. İnsanın görevi, bilmek için çaba harcamak ve halkaları tamamlamaya çalışmaktır. Bu konuda bilginin önü açık bırakılmıştır. O çaba çok değerlidir. İlmi inkişaflar bu sayede meydana gelmektedir. Bazen, biraz zamana da ihtiyaç vardır. İbn-i Sina’ya gizli olan bir hakikat, bugünün doktoruna gayet bedihi ve açıktır. Bugün gizli olan bir şey, yarın açığa çıkabilir. İnsanın üstünlüğünü, bu öğrenme çabası ortaya koyacaktır. Bu bölümdeki hakikatleri öğrenme konusunda Allah, insanların önünü açmış ve harcadığı çabayı da çok değerli kabul etmiştir. Çalışmayı dostluğuna vesile saymıştır. Tembelliği ve çalışmamayı da yermiştir.
İkinci grup gaybı araştırmak, Allah’ın sıfatları ile tecellisi arasındaki halkaların araştırılması, aradaki bağların bilinmesi anlamına da gelmektedir. Yaratık ile Allah’ın yaratma sıfatı arasında epeyce zincir halkaları vardır. Halkaların tamamını keşfetmek mümkün olmayabilir. En azından bugün için olmayabilir. Zaman içinde inkişaf edecektir. Ne kadar bilinirse o kadarı kârdır. Burada bardağın dolu tarafına bakmak gerekmektedir. Çünkü açığa çıkarılan her halka, her bilgi bizi bir adım ileriye götürecek, Allah’ı daha iyi tanımamıza vesile olacaktır. Rızıkta ve diğer sıfatlarında da böyledir. Hayat ile hayatı veren arasındaki halkaları ne kadar iyi bilirsek, hayatı verene karşı o kadar sağlıklı bağlanma imkânı buluruz. Hayatı vermekle, bize ne kadar büyük bir ikramda bulunduğunu daha iyi anlarız. Bildiğimiz veya bilemediğimiz her halkası ile bu süreçleri kabul etmek gerekmektedir. Bilemediğimiz halkalar da bu hayatın bir gerçeğidir. Bilmesek de onlar vardır. Bilmediklerimizin varlığını kabul etmetir. Allah’ın güzel isimlerinin marifetine yanaşmak, o sıfatların sahibine mükemmel bir iman ile intisap etmektir gayba  îman.
Sıfatlarla tecellileri arasında bazen perdeler ve sebepler vardır.  Bilgi denilen şey bu sebeplerin keşfidir. Sebepler ve vesileler ne kadar çok ve doğru şekilde anlaşılırsa, onların bağlandığı neticeyi, yani sıfatları daha iyi anlamak mümkün olur. 
Allah’ın bazı sıfatları da vardır ki onların tecellisinde sebepler ortadan kaldırılmıştır. İlim, Rahmet, Nur gibi sıfatlarda olduğu gibi. Hayat düğümünün açılması, yavruların rızkının ummadığı yerden gönderilmesi, göz ve gönül aydınlığı, mutluluk gibi şeyler bu kısma dâhildir. Bu kısımdaki gelişme ve ilerleme, çoğu zaman ânî olmaktadır. Gereken çaba gösterildikten sonra Allah’ın merhametini beklemek gerekmektedir.
Gayba iman; nimette boğulmadan, nimet verene ulaşmaktır. Esere saplanıp kalmadan, o eseri yapana, sanatkârına; sebepler perdesini aşıp sebepleri yaratana ulaşabilmektir. Bilgi bakımından yükseğe çıkıp, ufkunu genişletmektir. Bugünün malumu olan şeyleri, meşhut hale, hayatın bir parçası haline getirmektir.
Geçmiş hadiseler, zihinde bir takım manaları bırakıp, görünen vücudu terk edip, ilmi vücuda geçmişlerdir. Bugün, bir takım teknolojik gelişmelerle, geriye dönüp bu vücutlara ulaşmamız, görüntü halinde olsa bile, mümkün olmaktadır. Gelecek denilen şeyler de ilmi vücuttur. Belki maddi aletlerle onlara ulaşamıyoruz, ilmen ve manen bir kısmına ulaşmak mümkün olmaktadır. İmanın derecesine göre, bu inkişaf artmaktadır. İmanın yüksekliği nispetinde, geçmişe ve geleceğe nüfuz kabiliyeti artmaktadır. Allah’a, mükemmel bir iman ile intisap eden insanın dünyasında, yokluk, hiçlik, idam, fanilik yoktur. Yok olanlar da onun ilmine dahil olmuşlardır. Birer ilmî vücut giymişlerdir. Hayatı ve hayatın içindekileri böyle kabul eden birisinin dünyasında fena ve yokluk yoktur.