Ali CİHANGİR/Cebelibereket Gazeteciler Cemiyeti Başkanı


BABA OLMAK...

Sabahları evde ekmek olmuyormuş. Baba, çocuklar aç kalmasın diye evladının başının ucuna 5 lira kağıt para bırakır işine gidermiş. Birgün baba ve oğul kavga etmişler. Babası oğluna "yarın sana para yok, ne halin varsa gör" demiş. Oğlu da "bırakma, bırakırsan yırtarım o parayı" demiş. Ertesi sabah çocuk uyandığında başının ucunda 5 tane demir 1 lira bulmuş.


Sabahları evde ekmek olmuyormuş.

Baba, çocuklar aç kalmasın diye evladının başının ucuna 5 lira kağıt para bırakır işine gidermiş.

Birgün baba ve oğul kavga etmişler. Babası oğluna "yarın sana para yok, ne halin varsa gör" demiş.

Oğlu da "bırakma, bırakırsan yırtarım o parayı" demiş.

Ertesi sabah çocuk uyandığında başının ucunda 5 tane demir 1 lira bulmuş.

Facebookta bir dostum bunu paylaşmış. Beni çok etkiledi. Neden mi? Nedenini sizlerle paylaşmak istedim:

Yıl 1992. Edirne’de Üniversitede okuyorum. Yarı yıl tatiline geldim. Bir meseleden dolayı Rahmetlik Babamla tartıştık. Baban bana, “Benim yüzümü eğdirdin, insanlara karşı mahcup oldum. Artık benim senin gibi bir oğlum yok” gibi laflar söyledi. Aslında doğruydu bir nevi. Babam, köyde benim yüzümden birilerine karşı mahcup olmuştu. Ama ben de haklıydım kendimce. Bunun üzerine sabah olunca Anama “ben gidiyorum” dedim. Babamın elini öpmek istedim ama elini de öptürmedi.

Çantayı alıp Edirne’nin yolunu tuttum. Cebimde ise sadece bilet param vardı. Anacığım birkaç kuruşu varmış onu da vermişti.

3 gün sonra abim aradı, “Gardaş, babamla tartışmış, küsmüş gitmişsin. Bugün babam bana para gönderdi. ‘O DELİ OĞLAN KÜSÜP GİTTİ. PARASI YOKTUR, BU PARAYI ONA GÖNDER’ dedi. Hesabına parayı yatırdım. Bilgin olsun.” dedi.

Eeee… Beni az çok tanıyorsunuz dostlar. Tabi benim o anda iki gözüm iki çeşme… Rahmetli babamla hayatım boyunca ilk ve son kırgınlığımızdı.

İŞTE BABA OLMAK BÖYLE BİRŞEY…