Prof.Dr.Mehmet CİHANGİR


İMAM HATİP VE İLAHİYAT: AYNI KADERİ PAYLAŞAN İKİ OKUL


Çocukluk döneminden hatırlarım.

Kurban bayramında deri için gelen imam hatip öğrencileriyle diğer cemaat öğrencilerinin rekabetlerini.

Çok yadırgardım imam hatipli çocukların bu hırslarını.

Devlet bu okullara yardım etmezmiydi ki bu çocukları insanların kurban derileriyle hırpalıyordu okul yetkilileri.

Çocuk aklımla hep bunları sorgulardım o zaman.

Yıllar geçti.

Yoğun iş yükünü bir kenara koyup çok sevdiğim bu okullardan birine uğrayıverdim yanımda bir öğrenci velisiyle birlikte.

Hala 35-40 yıl öncesinin küçücük arazisi.

Çok küçük bir arsa eklenmiş güneybatısına.

Ve o küçücük bahçeye bir bina daha eklemişler.

Yatılı Pansiyon…

Ana girişten çıkışa kadar her taraf halı.

Girişte terlikleri giyiyorsunuz.

Üst kata çıktığınızda cidden etkileniyorsunuz.

Islak mekanlar…

Çalışma mekanları.

Yatak odaları.

Ve de en güzeli sohbet odaları.

Geçmişte bazı cemaatlarda görüp imrenirdik bu güzellikleri.

Belki de daha fazlası bu okula yapılmış.

Anlıyorum ki okul idaresinin coşkulu gayretine velilerden de destek gelmiş.

İnanılmaz mutlu oluyorum.

Ancak.

Bu gibi mekanları işlevsel hale getiren, anlamlı kılan oralarda görev yapan daha doğrusu hizmet aşkıyla çalışan insanlar olması.

Bu durumu sorunca uzun uzun yakınıyor yanımdaki öğrenci velisi.

Anlıyorum ki cemaatlerde oluşan hizmet ruhu henüz buralara ulaşamamış…

Kendimce bir muhakeme yapıyorum.

Akşam TV karşısında zaman öldüren hizmet erleri…

Buralara gelseler, bu çocuklarla birer bardak çay içseler…

Hayatı paylaşsalar sadece.

O çocuklardan üç ya da beş tanesine sahip çıkabilseler.

O çocukların önemli bir kısmı köylerden ve ulaşımı zor yerlerden gelmiş.

Şehirdeki iki ya da üç kilometre mesafeden gelen çocuklar kadar belki de onlardan çok daha zeki, çok daha gerçekçiler.

Bu çocuklara sokaklar sahip çıkmadan mutlaka sahip çıkmak gerekiyor.

Sadece okul yönetiminin gayretiyle olacak iş değil bunlar.

En eski bloka gidiyoruz.

Şimdilerde yemekhane olarak kullanılıyor.

Eskiden kütüphane varmış o blokta.

Artık çocuklar kütüp ifadesini kütükle karıştırdığı için çok da anlamı kalmadığından değiştirmişler kullanımını.

Kapısı açık sınıflardan birini gözlemliyorum.

Akıllı tahtası, zekice bakan çocukları olan bir sınıfı…

Değişik duygular yaşıyorum.

Hem mutluyum.

Hem de velinin kullandığı bir sözcükle bütün mutluluğum gölgeleniyor:

“Bu kadar iş yapıldı. Devletin bir lirası yok bu işlerde. Ama piyasaya bayağı bir borçlandık. O borcu da ödersek dünya bizim olacak”

“Eskiden cuma namazı sonrası toplanırdı. Şimdilerde pek göremiyoruz. Peki bu parayı nasıl ödeyeceksiniz” diye sorduğumda…

Aldığım cevap sonrası gözlerim çakmak çakmak ayrılıyorum oradan…

“Sizi yollayacağım hocam. Ardından çarşıya bir sokağa gireceğiz. Dükkan dükkan dolaşacağız arkadaşlarla. Esnafa durumu anlatıp yardım talep edeceğiz.”

Anlamaz gözlerle bakıyorum bu fedakarlığa.

“Peki bulamazsanız beklediğiniz parayı?”

İşte son cevap utanmam için yeterli oluyor.

“Artık kağıt topluyacağız o zaman hocam. Dersanelerden, halktan, öğrencilerden. Satarak kapatacağız borcumuzu.”

Burnumun direkleri sızlıyor adeta.

Tekrar dönüyor hayalim geçmişlere…

Yıl 1970.

Halktan kopuk hükümetler.

İmam hatipler halk yardımıyla ve derilerle ayakta duruyor.

Yıl 2012

İmam hatip mezunu bir başbakanın başında bulunduğu hükümet…

Bir imam hatip yine halk yardımına ve de hurda kağıtlara bel bağlıyor

Asla inkar edemeyiz.

Sayın başbakan 28 Şubatın tarumar ettiği bu okulları geri diriltmek için elinden geleni yapmıştır.

Ama unutmayalım ki o da bir insan.

Belli ki onun da kısıtları, zorlukları var.

Yılların iktidarı bile olsalar hala ayak direyen gizli bürokrasi var.

Ortada ise gerçekler var…

İş yine bize düşer dostlar.

Sürümüzü tembel çobana teslim etmişsek, hele onun da çoban köpeği kurtlarla arkadaşlık yapıp sürüyü ihmal etmişse ve de bu yüzden sürümüzü kurtlar teker teker bitiriyorsa…

Sürümüz bitene kadar seyirci mi kalalım?

Yoksa…

Sürümüzün başına biz mi geçelim.

Tercih sizin dostlar…

Eğer tercih hakkınız varsa…

NOT:  İlimizde açılan İlahiyat Fakültemiz hakkında yazacağım yazıyı da siz değerli okurlarla en kısa sürede paylaşabilmeyi ümit ediyorum.

Mutlu haftalar dileklerimle…