BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


ANLAMAK/ ANLAŞILMAK ÜZERİNE (3)

Selam ile…


Selam ile…
Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Anlamak yaşanılana ortaklıktır, sırra vakıf olmaktır.
Anlamak güven vermektir... Anlamak itimat etmektir... Anlamak huzurdur...
Anlamak sormaktır, sorduğuna tatminkâr cevaplar bulmaktır. Anlamak kendini eleştirmektir.
Anlamak sevmektir, o ana kadar hiç sevmediğin kadar sevmek...
Anlamak anlamaya başlamaktır... Anlamak insandan yana tavır almaktır...
Anlamak yaşamaktır, yaşadığının idrakinde olmaktır. insan ne ister ki anlaşılmaktan başka...
Anlamak isteyen de, anlaşılmak isteyen de insan. Özenle yaratılmış, çok manalı, çok katmanlı, mahiyeti sırlarla dolu, hikmete de cehalete de kapıları açık bir varlık...
Şikayet eden de şikayet edilen de biziz... Birbirine nimet olan da, birbirine zulmedip yük olan da biziz...
Anlamasak da, anlamanın zor olduğunu anlamak zorundayız... Yanlış anlamaktansa hiç anlamamak daha iyidir...
İnsanı insana yaklaştıran en hızlı vasıtanın da "anlama çabası" olduğu ziyadesiyle anlaşılır bir gerçek değil mi...
Anlama iradesini canlı tutmak insanın yerini belli eder... Sizin insanlığınız insanın neresinde, yanında mı, karşısında mı...
Ben insandan yana hep ümitliyim... insan iyidir ve iyilikten yanadır. Anlamaya giden bütün yollar ve bütün yolcular da iyidir.
İnsanı mutlak anlayan onu yoktan var eden Yaratıcı olsa da, insan insanı kabiliyeti oranında anlar.
Bazen anlamak da anlaşılmakta kabiliyet ister. Çift yönlü harekete geçen kabiliyetler insana huzur verir...
Anlamak da, anlaşılmak da güzeldir... Ve insan güzele layıktır...
Var mısınız bir güzellik daha yapalım ve anlaşılmadığımızdan şikâyet ettiğimiz kadar kendi anlayışsızlığımızdan da şikâyet edelim...
Şimdilik hoşça kalın…