BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


AİLE ÜZERİNE YAZILAR (9)

Selam ile…


Selam ile…
Toplum yapısının temel taşı ve ilk örneği aile.
İnsanı aile, aileyi de insan oluşturmakta.
Bir sosyal ortam içinde bulunmadığı takdirde gerçek özelliklerini kazana¬mayacak olan beşer, potansiyel ola¬rak sahip olduğu vasıflarını ancak bir toplum yapısı içinde gerçekleştirebi¬lir. Bu yapıyı da ilk önce ailede tecrü¬be eder.
Herkesten önce kendi aile fertleriyle iletişim ve etkileşimde bu¬lunur. Bu sayede bünyesinde saklı bulunan iyi ve kötü hasletleri hayata geçirir, kişiliğini oluşturur.
Yani aile kurumuna olan ihtiyacımız var oluşu¬muzla ilgili.
Nasıl bir insan olduğu¬muz, özellikle hayatımızın ilk yılların¬da nasıl etkilere maruz kaldığımızla doğru orantılı.
Dünyaya gelen bebe¬ğin kulağına okunan ezan, annesin¬den dinlediği ninni, daha sonra ah¬bap sohbetlerinde büyüklerinden duyduğu vecizeler, kafiyeli sözler, bir ritim ve estetik duygusuna sahip ol¬masının başlıca etkenleridir.
Büyük şairimiz Necip Fazıl Kısakürek'in he¬nüz bir çocukken hasta yatağındaki annesinden duyduğu şu cümle onun hayatının belki de temel belirleyicisi olmuştur: "Senin şair olmanı ne ka¬dar isterdim..."
Ünlü udî ve besteci Cinuçen Tanrıkorur'un da hatıratında benzer bir sahne vardır. O da hasta yatağındaki annesinin ricası üzerine ilk kez 17 yaşındayken hatır için udu eline almış ve tellerine dokunmuştur.
Bu birer cümlelik ricaların bu kadar önemli tesirinin olması üzerinde dü¬şünelim biraz.
Anne oğul arasında hayatın ilk yıllarında temeli atılan ve gittikçe kuvvetlenen bir etkileşim ve gönülden gönüle yol veren sağlam bir köprünün varlığı söz konusu ol¬malıdır ki bu kıymetli anneler son demlerinde söyledikleri birer cümle ile yıllardan beri inşa etmeye devam ettikleri bu binalara son tuğlaları koymuşlar ve toplumumuza eşsiz bir şair ve müzisyen armağan etmişler¬dir.
Tabii ki Hz. Peygamber'in (s.a.v.) "İnsanlar madenler gibidir" sözünün işaret ettiği manaya da dikkat etmeli ve yüce yaratıcının cevherimizi oluş¬turduğu maden ile bu madenin aile ve toplumda işlenişi sonucu ortaya çıkan yapının inşasındaki ikinci saf¬haya dikkatle eğilmeliyiz.
Güvenli ve sıcak ana rahminden dünyaya gözle¬rini açan bir bebeğin büyüyünceye kadar ihtiyaçlarının gideril¬mesi, sevilmesi, okşanması, onun büyüdüğünde sevgi dolu ve güvenilir bir in¬san olmasının temel belirleyicisi olduğu gibi tersi de doğrudur.
Bü¬yüklerin söylediği ya¬lanlar, hileli davranış¬lar, öfkeli konuşmalar geleceğin yetişkininin kimliğini ilmek ilmek örmeye devam eder.
Ailemiz, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, bakkalı¬mız, komşumuz, doktoru¬muz, dostumuz, hatta düş¬manımızın ortaklaşa oluştur¬duğu bir eseriz biz.
Devam etmek üzere, şimdilik hoşça kalın…