BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


ADALET

Selam ile…


Selam ile…
Bin üç yüz yıldır camilerde Cuma günleri, halkı aydınlatmak için oku¬nan hutbenin ardından, Nahl sure¬sinin 90'ıncı ayeti cemaate: "Şüphesiz Al¬lah, adaleti, iyiliği, akrabaya vermeyi em¬reder, fuhşiyatı ve kötülüğü yasaklar. Öğüt alasınız diye size öğüt verir" diye okunur ve İslâm toplumunda adalet duygusu hep canlı tutulur.
Sevgili Peygamberimizin: "Gücünüz yettiğince cezaları (şüphelerle ) kaldırın, imamın (devlet başkanının, hakimin) affe¬derek hata etmesi, ceza vererek hata et¬mesinden hayırlıdır." Buyurmuş (Tirmizi, hudud 2. H. 1424)
Adalet, toplumun her kesimine hava gi¬bi su gibi olmazsa olmazlardandır.
Havanın size gelişini, sizi sarışım, size hayat verişini pek fazla hatırlamazsınız. Allah'ın size verdiği nimetlerden en az farkına vardığınız nimet havadır. Halbuki en fazla ihtiyacınız olan şey de havadır. O sizi sarar ve hayatınızı devam ettirir.
Su da öyle.  Size hayat verirken sizi hiç rahatsız etmez.
Adalet de, insanları, hayvanları ve bü¬tün yaratılmışları hava gibi su gibi sarmalı, hayat vermeli ve hayat verdiğini başa ka¬kacak şekilde varlığını hissettirmemeli.
Rabbimiz, kendi emir, yasak ve tavsiye¬leri olan Kur'an-ı Kerim'in içeriğinin kolay olduğunu ifade etmek için "Allah size ko¬laylık ister. Size zorluk istemez" buyurur. (Kur'an-ı Kerim Bakara, 185)
Rabbimizin verdiği emir ve yasaklar bi¬zim tarafımızdan kolaylıkla yerine getirebileceğimiz emir ve yasaklardır.
Sevgili peygamberimiz de: "Kolaylaştı¬rın zorlaştırmayın" buyurur. (Buhari, Sahih, Ahkâm 22)
Kanunlar, yapıcı olmalı, yıkıcı olmamalı. Kolay, anlaşılır, uygulanabilir, herkesi kuşatıcı olmalıdır. Böyle bir kuralı koyacak olan da bütün bunları yaratan olabilir.
Su gibi, hava gibi olan adaleti uygulaya¬cak olanlar da su gibi yumuşak, hava gibi sarıcı, kucaklayıcı olmalıdır.
Nizam-ül mülk, "Siyasetname"sinde herkes tarafından sevilen bir hakimle her¬kes tarafından nefret edilen diğer bir hakim arasındaki farkı: Birinin halk içinde namazı¬nı kılan onlarla dost olan çevresine hediye¬ler dağıtan, suçlu karşısına geldiğinde ona iyi davranan, ve kanunları yumuşatarak uy¬gulayan olduğunu, öbürünün çatık kaşlı, asık suratlı, gülmeyen, kanunun katılaşması için her şeyi yapan olduğunu söyler.
Sevilen hakim, karşısına getirilen sanık hakkında İslam hukukunun genel kuralı olan "Berati zimmet asıldır" kuralına göre hareket eder ve önce sanığın suçsuzluğuna inanır sonra delillere bakar.
Sevilmeyen hakim ise Hıristiyan inan¬cındaki "Herkes doğuştan suçludur, Al¬lah'ın oğlu Isa insanlık için kendini feda et¬miştir" anlayışındadır ve her sanığı suçlu görmektedir.
Sevgili peygamberimizin: "Gücünüz yettiğince cezalan (şüphelerle ) kaldırın. İmamın (devlet başkanının, hakimin) affe¬derek hata etmesi, ceza vererek hata et¬mesinden hayırlıdır." buyurmuş (Tirmizi, hudud 2. H. 1424)
Bu hadisi şerif, Endülüs yoluyla batıya geçmiş, batı kanunlarında yerini almış, oradan da bütün dünyaya yayılmış.
Erkekler ve kadınlar, hepiniz her an ha¬kimlik yapmaktasınız. Eşiniz, çocuklarınız, komşularınız, iş arkadaşlarınız, dostlarınız ve düşmanlarınız hakkında her gün karar¬lar vermektesiniz. İşte bu kararlarınızda adaletten ayrılmayacak ve Adil olan Al¬lah'ın sevgisini kazanmaya çalışacaksınız.
Şimdilik hoşça kalın…