BAŞYAZI / Mehmet FURKAN


ABD YİNE SAVAŞ RÜZGARLARI ESTİRİYOR ! (3)

Selam ile…


Selam ile…
LÜTFEN UNUTMAYIN. BU YAZI 20 YIL ÖNCE YAZILMIŞTIR. KENDİNİZE VE DÜNYAYA ‘DEĞİŞEN NEDİR’ DİYE SORUN.
Önceki yazılarımızda, hatırlanacağı üzere, ABD’nin Irak’a saldırı hazırlıklarını evrensel insan değerleri açısından değerlendirmiştik.
Bugünkü  yazımızda üzerinde duracağımız ağırlıklı  husus; bu kirli savaşta, Türkiye olarak, sessiz kalmak zorunda bırakılmanın ötesinde, bizden istenen destek ve desteğin isteniliş biçimidir.
ABD; yıllar öncesinden, Türkiye’ye yönelik dayatmalarının zeminini, özellikle,  iki koldan hazırlamıştır.
Bir yandan, IMF üzerinden ülkemizin ekonomisini tamamen kontrol altına almanın ve iflas noktasına getirmenin ve tamamen dış borca bağımlı hale düşürmenin hesabı ve arayışında olmuştur. Bu husus, geçtiğimiz yıl itibarıyla ABD yetkililerinin söylediği, “IMF Türkiye’yi  bizim adımıza satın aldı” beyanatında açıkça ortaya konduğu   gibi, bu günlerde de, “Ya savaşa bizim öncü kara birliklerimiz olarak girer ve yaklaşık yüz bin askerimizi topraklarınıza yerleştirmemize izin verirsiniz, ya da IMF üzerinden sizi boğarız” tavrıyla açıkça ortaya çıkmıştır.
Hatta, bir eski istihbaratçımız, Kemal Derviş’in; ekonomiyi kurtarmak üzere , IMF (ABD) tarafından Türkiye’ye gönderilmesinin ABD’nin Türkiye’yi işgalinin birinci ayağı olarak değerlendirmiştir.
Diğer yandan, ABD; yüzyılın başından buyana, hemen dibimizde (Kuzey Irak’ta) ve içimizde (Doğu ve Güney-Doğu Anadolu bölgemizde) ve komşularımızı (Suriye, İran ve Irak’ı) da  kapsar biçimde, Kürt ayrılıkçılığı kartını hazırlamış ve oynamıştır.
Bu Kürt ayrılıkçılığı senaryosunun Ermeni Soykırım iddiaları ve terörü ile ilgisi, İsrail’in Orta-Doğu’daki  varlık ve güvenlik alanı ile ilgisi, Musul ve Kerkük petrolleri ile ilgisi ve hatta Hazar enerji kaynakları ile ilgisi enine boyuna araştırılmalı ve açıkça ortaya konmalıdır. Zaten, ilgilisi ve bilgilisi; bu hususları tüm detayları ile bilmektedir. Bu bilinenlerin kamuoyuna aktarılması ve mal edilmesi gerekmektedir.
İşte, bugün ABD; söylemi ve tavrıyla, Türkiye’ye, “ya bana topraklarını açarsın, ya da Kuzey Irak’ta   Bağımsız Kürt Devleti ile boğuşur durursun” diyebilmektedir. Sanki, Kürt ayrılıkçılığını, başından bu yana organize eden ve destekleyen kendisi değilmiş gibi.
Sanki, “Çekiç Güç”’ün  PKK’ya verdiği destek, Kuzey Irak’a yeniden dönen 5000 “Amerikan Peşmerge”’si , Talebani ve Barzani’nin ABD ziyaret ve toplantıları  bilinmeyen hususlarmış gibi.
Devam etmek dileğiyle, şimdilik hoşça kalın...